31 Mart 2010 Çarşamba

Ruj ve Tefal... (Lipstick and Tefal...)

Ben de bir zamanlar makyaj yapardım. Çalışma hayatımdan bir parça şeklinde yüzümde "Savaş boyaları" derdim onlara. Çok sevmeme rağmen olmazsa olmaz durumuydu. Aslında çaktırmadan da severim makyaj yapmayı. Hoşuma gider. Kendimi daha kadınsı hissederim. Tabi ki bu konuda bir savaş başlayana kadar; o öyle birşey ki, burun ile çene arasındaki ve sanki benim bir parçam değil de benden bağımsız çalışan uzvum; dudaklar. Ruj sürmek sanki deveye hendek atlatmak gibi. Neden? Alt ile üstün ölçüsü tutmuyor. Her türlü hile geçerli. Kalemle küçültmek, olmadı büyütmek, rujun renkleri ile oynamak. Bir gün kendimi elimde cetvelle yakaladım. Ayna karşısında dudaklarımın ruj ve kalemle oynamış halini ölçüyorum. Eşit olmazsa sil baştan. Programda dışarı çıkmak varsa bendeniz yarım saat önce tuvalete kapanırım. Ölçüyü tutturacağım ya... Kendimce hazırladığım sınavlardan geçtikten sonra tamamlanan ruj, artık toplum içine çıkmaya hazırdır. Ama bir aşama daha vardır. Dino nasıl atlatılacak? Adam gayet masum isteklerle bana yaklaşırken, benim başım tam ters yönde hareket etmekte. Ben o kadar çabalayım, ruju icat eden arkadaş benimle gurur duysun sonra adam gelsin beni dudaklarımdan öpsün. Yok, olmaz... Ne mi olur? Bu kadın ruj sevdasından vazgeçer. Ruju çıkarır hayatından. Sonra birden hatırlar onu ilk aşk tadında. Yemek yaparken, İtalyan mutfağından Risotto gibi ocak başından ayrılmaya izin vermeyen zorlu bir reçetede. 10 dakika ve tam 10 dakika.  En koyu ruju ve kalemi bulur makyaj çantasının dibinden. Hayli zaman geçmiş üstünden. Biraz pratiğe ihtiyaç var. Dudaklar hazır ve içerden alarm çalar. Risotto hazır. Kocaman bir gülümseme. Kapı çalar, adam gelir. Risotto, ruj ve kadın...
O 10 dakikayı zamandan çalmak işte budur...
Bu yazı ruj sürecek zamanı olmayan kadınlara ve zamandan çalmak isteyen erkeklere ithaf olunur;

lipstick&tefal


Cumartesi günü MSA'da Tefal etkinliği vardı. Herkesi emin bir yerlere emanet ederek aktiviteye katıldım. Çok da iyi geldi. Hem daha önceden ve uzun zamandır görmediğim arkadaşları görmek hem de merak ettiğim blog sahipleri ile tanışmak, ilkbahar havası yarattı bende. Konu Tefalin yeni piyasaya çıkardığı Düdüklü Tencere Tefal Nutricook. Zamandan kazanma ve kaliteli beslenme açısından inanılmaz bir şekilde çalışan Tefal ekibinden yeni bir ürün. Düdüklü tencerelerin pişirmede getirdiği kolaylığı herkes tarafından kabul edilir. Kadın kadına yapılan konuşmalarda "Atıyorum düdüklüye, 10 dakikada hazır." cümlesi oldukça sık kullanılır. Benim gibi kullanmaktan da korkan kişi sayısı da az değildir diğer taraftan. Her korkunun altında bir sebep vardır düşüncesine,  kireç ile karpuz kabuğu reçeli yaparken düdüklüyü havaya uçuran ve bir hafta boyunca mutfaktan, tavanlarda dahil olmak üzere kireç temizleyen kişi olarak, kendim adına katılıyorum. Kısacası bu aktivite ile ya korkumu yenecek ya da hayatıma düdüklü hiç almayacaktım. Kullanımdan önce sunum, bilgilendirme ve açıklamalarla geçen bir süre zarfında dikkatimi çeken iki nokta; kapağının kolay açılıp, sağlam bir şekilde kapanması ve ikramlık olarak hazırlanan sebzelerden özellikle brokolinin haşlandığı halde renginin aynı kalması.

tefal_welcome1

Uygulama istasyonlarına geçildi. Balıklar geldi. Hem sosunu hem de balığı pişiriyoruz. Ve ben inatla "Kokacak, her taraf balık kokacak..." şeklinde bir tavır içine girdim. Çiğ ve ayıklanmış balık filetosunun içine ıspanak yaprakları sarıldı ve rulo haline getirilerek Tefal Nutricook'un içine yer alan sepete yerleştirildi. Hani ne kadar zorlayabiliriz durumu. Kokmayacak ve rulo şeklinde balığın içi de dahil olmak üzere pişecek. Hem de buhar çıkararak...

tefal (2)

Aykut Hoca, gür sesiyle başımıza gelecekleri anlatıyor ve otomatik saat geri sayıyor. Ben de ise merak en üst düzeyde. Az kaldı. Hala ortada bir balık kokusu yok. Hani kokuyu duysam rahatlayacak kıvamdayım. Süre bitti. Alarm çaldı...

tefal1 (2)

Kapak açıldı. Balık pişmişti, rengi değişmeden. Verdiğimiz gibi aldık içinden. Tabaklarımıza koyduk. Dibindeki aynı zamanda hazırlanan sosu üzerine dökülerek servise hazır hale getirildi. İpek küçük bir parça aldı. Kalanı benimdi. Denebilenecek hiçbir şey yok. Mükemmel. Ve hatta ötesi. Uzun zamandır yediğim en lezzetli balıktı...

tefal2 (2)

Ve sırada Risotto. Daha önce MSA'da yapılan İtalyan Mutfağı eğitimine katılıp, birebir olarak nasıl yapıldığını  ve aslında Risotto yapmanın her yiğidin harcı olmadığını öğrenmiştim. Düdüklüde bunu yapmak, aynı ayarı ve lezzeti yakalamak mucize olacaktı. Ve bir mucizeye tanıklık ettik. Yaptık. Yaptı...

tefal

Özetliyorum; Düşünmeyin, araştırmayın... Yormayın kendinizi. İhtiyacınız varsa Tefal size en yakın noktada duruyor. Değerlendirmek size kalmış.

İmza; ilkbaharı getirmeye inat etmiş rujlu kadın...

Sevgiler ve saygılar,


Devamını okuyun...(Read more...)>>

29 Mart 2010 Pazartesi

Hoşgördük... (Bibi's Welcome Party...)

Kıpırdanmalar ve hafif çaplı fıkırdanmalar başladı. Güneş benle olan iletişimine yoğunluk vermekte. Ya da ben öyle kandırıyorum kendimi. İçim böyleyken dışıma da yansıtmam lazım bu kıpırdanmaları. İlkbahar gelmeli artık. Bu hafta Peçete'de ilkbahar olacak. Daha çok haber ağırlıklı. Ama bol fotoğraflı. Reçeteler konusunda ise kendimi durumun akışına bırakıyorum...

Kar yağışı dedik, o dedik, bu dedik ama en sonunda bir araya geldik. Kısacası bu kadar kadın zoru başardık. Şaka değil 2,5 aydır uğraşıyoruz. Ve geldiler, hoş ve dolu dolu geldiler;


welcome


Çok güzel bir gün ve çok güzel insanlarla birlikteydik. Bibi'yi sarıp sarmaladılar. Özel lezzetler getirdiler. Kendi çaylarını bile kendileri koydular. Çekebildiğim fotoğrafların azlığı beni derinden etkiledi. Ama gördüm ki işin üstadları olayı toparlamışlar. Pınar ve Müge'nin fotoğrafları bir tık uzaklığında. Bendekiler ise huzurlarınızda;

ozel_pastam ozel_pastam1
pon_pon babyfoot
sevdigim pecetede_recete

Hayatımda kullanmadığım kırmızı ruju bana kullandıran Ajanım Yasemin, kısırın son kısmını benim için ayırmak adına masaya hafif bir şiddet uygulayan Hüner Müge, hala diyorum ki; o acılı bacağı ile seke seke gelen ve neşesi ile keyiflendiren Bahane Müge, kızına bir şekilde talibiz ama verir misiniz, bilemiyorum Yanya Selen, fotoğrafına büyülendim, en güzel karelerden ve açmalar senden Klubem Pınar, dönüşün inşallah tekrar dönüşü olmaz benim ilk blog arkadaşım Bercestem Dilek, yorgunluğuna ve uykusuzluğuna kıyamam ama inan çok güzeldi Alacarte Neslihan, hop ordaydın hop burda, sana bir türlü misafirliğini yaşatamadım Ganne Fadime ve en sona seni sakladım, tariflerin peçetelerde değil, internet sayfanda olsa keşke, yapsan bir hoşluk bize Münevver Anne ve sessiz ve hatta biraz da acaba rahatsız mı ettim hali ile evimize konuk olan Necla Hanım, aramızda olamayan Çalışan Anne Esra ve benim küçük şekerim Papatya Gülriz...

Peki o günün özel konuğu nasıl mıydı? O günün gecesinde kendine güzel bir uyku çekti. Sabah uyandığında ise;

92 days - just smile



Haftanızın size, ilkbaharın ilk keyifli anlarını yaşatması dileği ile...

Sevgiler ve saygılar,

Son dakika notu: Dışardaki yağmura aldırmayın, valla billa güneş çıkacak...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

19 Mart 2010 Cuma

Aşka Kardeş Geldi: Karamel... (Dulce de Leche...)

Yaklaşık 2 aydır peşindeyim. Parçaları tamamlamam lazım ki uygulamaya geçebileyim. Cenk'ten yardım, David'ten tercüme, Gurmenet'ten sipariş... 1. aşama tamamlandı. Gelgelim 2. aşama bir miktar zorlu çıktı. Daha önce tadını bilmediğim ve tadan herkesin muhteşem olarak adlandırdığı bir reçetenin ağır yükü altında ezilmek. Malzemeler her zaman yol gösterici olmayabiliir. Bu riski almaya değer mi? Ya o muhteşemlik ellerinizden kayıp giderse? Suç yapan da mı? Yoksa reçete mi problemli? Geç de olsa öğrendim ki her zaman herşey doğru olmuyor. Hayatın bir versiyonuymuş mutfak. Risk al, sabır göster ve dene...
Ve sayısız denemeler neticesi; ALFAJOR...
İki bölüm şeklinde;


try,try, try...


İspanya'nın geleneksel kurabiyesi. Tam kurabiye demek yanlış olur. Çünkü parçaların kek gibi yumuşak ve hafif sakızımsı bir dokusu var. Sadece un ile yapılanın dışında mısır unu ile karıştırılarak yapılanı da var. Ara katman olarak reçel, çikolata dolgu veya Dulce de Leche kullanılıyor. Üstüne pudra şekeri serpilerek servis yapılıyor. Farklı bir versiyonda ise sandviç kurabiye, komple çikolata (beyaz veya bitter) ile kaplanıyor. Yemek fotoğrafçısı ve yemek blogu sahibi Matt, bu tarif ile Martha Stewart showunda yer aldı. Yaptığım bütün araştırmaların sonucunda, bu reçetenin olağanüstü bir şey olduğu, yiyenin bir daha yemek istediği fikrine nail oldum. İlk aşama, Dulce de Leche hazırlamak. Bu noktada Cenk'in sitesindeki tarif çok yardımcı oldu. Sütten hazırlamaktan ziyade tatlandırılmış sütü fırında karamelize etmek yolunu seçtim. Cenk'ten David'in sitesine yol alarak, fırında bu işlemin adımlarını tercüme ettim. Buraya kadar elde bilgi var ama esas başrol oyuncusu ortada yok. Tatlandırılmış süt (Sweetened condensed milk)... Daha önce kullandığım Nestle markasına ulaşamadım. Gurmenet'de satılan ve Dolphin Gıda tarafından ithal edilen tatlandırılmış süt markası, Markomilk ile daha önce çalışmamıştım.

sweet condensed milk



Risk almak uzmanlık alanımız. Sipariş verildi. Mutfakta incelemeye sokuldu. Nestle markasına oranla şeker oranı ve yoğunluğu çok ufak bir miktarda az. Bahsettiğim azlık, uygulayacağınız reçeteyi tehlikeye sokmayacak boyutta. Şimdi sabretme zamanı;

Dulce De Leche
Hazırlanma süresi: 5dk
Pişirme Süresi: 1,5 - 2 saat
Servis Süresi: 4 saat
Dayanma süresi: 2 hafta

dulce final



Gerekli Malzemeler :

  • 397gr Tatlandırılmış süt (1 kutu)
  • 2 adet farklı boyutlarda, ısıya dayanıklı kap
  • Sıcak su
  • Alüminyum folyo

Hazırlanması kolay ama sabretme süresi bana göre uzun. Sonuç; kaşık ile arama hiç kimseyi sokmam, sokamam...

  1. Fırın 220 derecede ön ısıtma yapılır.
  2. Tatlandırılmış süt, ısıya dayanıklı geniş bir kabın içine dökülür.Bu şekilde kendisinden daha büyük bir kabın içine yerleştirilir. Bu kabın içine, içerdeki kabın yarısına kadar gelecek şekilde sıcak su doldurulur.
  3. İçerdeki kabın üzeri alüminyum folyo ile tamamen kapatılır.

    dulce step1 dulce step2
    dulce step3 dulce step4

  4. Ön ısıtma yapılmış fırına yerleştirilen kaplar, 1,5 saat kadar pişirilecektir. Bu süre içerisinde kabın içinde azalan suya dışardan sıcak su takviyesi yapılması gerekiyor. Önemli bir not: Süre olarak 1 - 1,5 saat gibi bir zaman dilimi veriliyor. 1 saatin sonunda fırındaki kontrol neticesi, süt daha karamel rengini almamıştı. Üst sınır olan 1,5 saati doldurduğumda ise renk dönmüştü ama açıkcası çok koyu değildi. Daha fazla bekleterek tadında bir değişikliğe yol açabilirim korkusuyla fırından çıkardım. Kısacası bu kısımda kontrol mekanizması sizde...
  5. Soğutulmak üzere tezgaha alınır. İlk aşamada oldukça akışkan. "Eyvah" demeyin, sıcaklık azaldıkça koyulaşacak. Oda sıcaklığına ulaştığında çırpılarak işlem tamamlanır.

Kendileri şu anda bir kavanozda. Alfajor'ları bekliyor. Aslında onlar da hazır. Yarın çok hareketli bir gün olacak. Çok güzel insanlar ziyarete gelecek ve benim takıntılı reçetem, onlar tarafından test edilecek. Onların gelmesi mi heyecanlandırıyor yoksa Alfajor'lara verecekleri tepkiler mi? Karıştım ben...

Karışıklıktan uzak, güneşli bir haftasonu dileği ile...

Sevgiler ve saygılar,


Devamını okuyun...(Read more...)>>

16 Mart 2010 Salı

Bayatla Artık: Hurmalı Kurabiye... (Version of Fig Newtons: Date Newtons)

Sadece şarap değildir bence bekletilmesi gereken. Özellikle lezzetin beyindeki gri hücrelerde doruk noktasına ulaşması için gerekli bir süre gerekir bazı tariflere. Resmen bayatlaması gerekir, o lezzeti yakalamak için. Belki "Bayatlamak", yiyeceğe karşı ağır bir darbe olarak algılanabilinir. O zaman "Demlenmesi" olarak olayı değerlendirelim. Fırından yeni çıkan, tazecikten elma dolgulu kurabiye. Çok katı bir prensip olarak; ağzıma sürmem. En az bir gün bekledikten sonra o muhteşem ısırık alınır. İşte o zaman Hanya ile Konya arasındaki hesaplaşma neticelenir. Lezzeti oluşturan bütün parçalar yerli yerine oturmuştur. İşte birazdan okuyacağınız reçete de hemen tüketilmeyecekler listesinde. Kısacası saatleri 24 saat sonrasına ayarlıyoruz;



time

Orjinali; incirli ve "Fig Newtons" olarak kayıtlarda yer alıyor. Mısıra kadar uzanan bir geçmişi var. Eski dönem kaşif ve denizcilerin özellikle yolculuklarda, uzun ömürlü ve doyurucu olması sebebiyle yanlarına aldıkları bu kurabiye cinsini; açılan hamurun ortasına yerleştirilen incir ezmesinin, hamurun rulo haline getirilerek hapsedilmesi tarzında yapılan bir reçete olarak tanımlayabiliriz. Günümüzdeki halinin ilk ortaya çıkış tarihi 1891. İncirin sakızımsı dokusu ve etrafındaki kekimsi hamur yapısı sayesinde Amerika'da oldukça popüler olan bu kurabiye, yılda 700 trilyondan fazla tüketiliyor. Markayı elinde bulunduran ve üretimini yapan Nabisco, ürünün aynı zamanda çilekli ve frambuazlı versiyonlarına da girmiş. Ünlü aktör Paul Newman'ın kurduğu firmada ise organik versiyonu üretiliyor.

Şimdi hal böyle olunca hem incirli hem de hurmalı versiyonu yapıldı. Malzeme listesinde hurma yerine çok rahat incir kullanabilirsiniz. Ölçüler aynı kalacaktır. Bu arada hurmalı nerden çıktı demeyin. Tamamen bendenizin bir kaprisi;

Hurmalı Kurabiye (Date Newtons):
30-35 dilim
Hazırlanma Süresi: 30dk
Bekleme Süresi: 2 saat + 30dk
Pişirme Süresi: 25dk
Servis Süresi: 24 saat
Dayanma Süresi: 1 hafta

newton_slice



Gerekli Malzemeler:
Hamur için;
  • 75gr tereyağ veya margarin
  • 2 tablespoon / 2,5 yemek kaşığı süt kreması
  • 140gr / 3/4 cup / 1 su bardağı kahverengi toz şeker
  • 2 yumurta
  • 1 teaspoon / 1 çay kaşığı vanilya özü
  • 375gr / 3 cup / 3 su bardağı un
  • 2 teaspoon / 2 çay kaşığı hamur kabartma tozu
  • 1/2 teaspoon / 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 1/2 teaspoon / 1/2 çay kaşığı tarçın

İç dolgu için;

  • 375gr hurma veya incir
  • 80gr / 1/3 cup / 1/2 su bardağı toz şeker
  • 1 limon kabuğu rendesi
  • 250ml / 1 cup / 1 + 1/2 su bardağı su

Hamurun dinlenmesi süresi uzun olduğu için ilk etapta hamur, o dinlenirken iç malzemenin hazırlanması planından yola çıkacağız;

  1. Mikser haznesine tereyağ veya margarin, krema ve şeker konur. Krema kıvamına gelinceye kadar çırpılır. Yumurtalar tek tek ilave edilir. Tam bir karışım sağlandığında, kalan bütün malzeme eklenir. Oldukça yumuşak formda bir hamur elde edilecektir. 3 parçaya ayrılarak, her bir parça streç filme sarılarak buzdolabında en az 2 saat bekletilir.

    newton

  2. Hamurun bekletilmesi aşamasında dolgu malzemesi hazırlanacaktır. Hurma veya incir, ısıya dayanıklı bir kabın içine alınır. Üzerine su ilave edilerek, ocak üzerine konur. Su kaynamaya başladıktan sonra ocak üzerinden alınır ve üstü kapatılarak 30 dakika bekletilir. Şeker ve limon kabuğu ilave edilerek tekrar ocak üzerine alınır ve 10 dakika kaynatılır. Süre sonunda soğuması için tezgaha alınır. Şuruplaşmış su süzdürülür, kalanlar mutfak öğütüsünden geçirilerek ezme haline getirilir.
  3. Buzdolabında bekletilen hamurlardan her biri, un serpilmiş tezgah üzerinde dikdörtgen boyutlarda açılır. Ölçü 12cm * 28cm olarak verilmiş. Bu ölçüye yakın bir şekilde açarsanız yeterli gelecektir. Tam ortasına uzun ve kalın bir şekilde dolgusunu yerleştirdikten sonra uzun kenarlardan birisine yapıştırmak amaçlı su sürülür ve iç malzeme ile birlikte hamur rulo haline getirilir. Bu şekilde buzdolabında 30 dakika bekletilir.

    newton_hurmanewton_rulo

  4. Fırın 180 derece sıcaklıkta ön ısıtma yapılır. Fırın tepsisi yağlı kağıt ile kaplanır. Buzdolabında bekletilen rulolar tepsiye yerleştirilir ve ön ısıtma yapılmış fırında 25 dakika pişirilir. Süre sonunda tepsi içindeki rulolarlar ile birlikte tezgah üzerine alınır. 10 dakika kadar soğutulduktan sonra tel ızgaraya alınarak, burada da 3-5 dakika soğutulur. Keskin ve testere tipi bir bıçakla daha fazla bekletmeden 2cm'lik dilimler halinde kesilir. Ufak bir not: Kesmek için soğumasını beklemeyin. Kötü dağılıyor. Ve ısrarla belirtiyorum; 24 saat sonra servis yapılır.

Bu arada reçeteyi uyguladığım kitap konusunda tavsiye vermek konusunda açıkcası kararsızım. Denediğim başka bir tarifte tam bir hayalkırıklığı yaşadığım için henüz bu kitaba referans veremiyorum. Gözümü kestirdiğim 3 reçeteyi uygular uygulamaz, olumlu veya olumsuz değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağım.

Hazır paylaşımcı ruha sahipken, Yemekname'nin Mart sayısından bahsedelim. Bahar eli kulağında derken, soğukların aslında yanıbaşımızda olduğunu hatırlatan bu ay sıcak servis yapılan tatlılar ön planda dergide. Özellikle "Baharatlı Çikolata Çorbası" nı denemenizi tavsiye ederim.Çikolatakolikler için kaşık kaşık içilecek cinsten. Reçeteler için tek adres;

kapak_mart2010_b

Bizim mutfaktaki durumlar hurmalı bir halde bulunurken, salon bölümünde de hummalı bir çalışma var. İçinde biraz çiçek, biraz tasarım ve bol miktarda şeker hamuru. Şimdilik özet şeklinde fotoğrafları, bir aksilik çıkmazsa Nisan başında da açıklamaları olacak bu sayfalarda...

cube valley

Bu çalışmalar arasında mola zamanlarında, yazılarında pazar sabah kahvaltısı tadını aldığım bir site ve sahibesi buldum. Baştan söylemek lazım. Yemek sitesi değil. Çiçeklere olan sevgisi belki de beni etkileyen. Ama yazdıklarındaki samimiyet, hani dedim ya pazar sabah kahvaltısı tadında. Özel ve keyifli. Çay yada kahve, yazıları okurken size eşlik etsin derim; Gami'den İzler ve Gamze...

gami

Bu hafta bir reçete daha gelecek. Şimdilik...

Sevgiler ve saygılar,



Devamını okuyun...(Read more...)>>