25 Eylül 2007 Salı

Bir Maceraydı Yolculuğun...

Bir mucizeyi yaşamak ve yaşananları dışardan gözlemek. Bana hayatın anlamını bir kez daha anlatan kareler. Hani başucu notları tarzında olanlardan...20.09.2007 tarihinde yaşananlardan;


Saat:08.29. Hastane odasındayız. Beklenen an geldi. Doktor "Heyecan yaparsın, genel anestezi ile sezeryan yapalım." dediğinden beri Özlem'de önlemez bir belirsizlik duygusu vardı. Onun bu ruh hali hissedilmeyecek gibi değildi. Aileler yanımızda., Özlem tek başına kalmak isiyor. Tolga, iki elinde iki telefon hep konuşuyor, hep konuşuyor... Burak ise sırasını bekliyor. Hemşire geliyor, son kontroller, kan testleri, sorular, sorular... Sanırım Özlem bir an önce doğurmak istiyor. Saat: 09.04. Herşey yolunda. Artık Burak'ın dünya ile tanışma zamanı geldi. Önlük giyildi, bone takıldı. Yüzlerde oturtmaya çalışan gülümsemeler... Aslında yüreklerde fırtınalar kopuyor. Sevgiliye bir bakış, dokunuş: "Ha gayret Ballım, az kaldı. İyi misin?" Kelimeler birer saniye havada asılı kalıyor. Yanağım ıslak, hayırdır? Ağlıyor muyum yoksa?!... Saat: 09.28. Burak kuvez içinde doğumhanenin kapısında. Herkes çok heyecanlı. Adeta görmek için üst üsteyiz. Ben şimdilik sıramı beklemekteyim. Acaba Özlem ne durumda? Daha çıkmasına varmış. Biz bebek odasına çıkalım o zaman. Saat:09.34. Banyo zamanı. 9 aydır beklediği yerin üstünde kalanlarından arındırılıyor. Pembe, sağlıklı ve yakışıklı bir bebek çıkıyor altından. Bakalım ne zaman yüzünü görebileceğim? Kalp atışlarım dışardan duyuluyor mudur? Tartılıyor, hala yüzünü göremedim. Camın arkasından hemşirenin "3.150kg" lafını dudak okuyarak çözüyorum. "Boy:50cm". En sonunda yüzünü gördüm. Hafif uyukluyoruz. Sanırım narkozun etkisi. Topuğundan kan alınıyor. bu durumdan pek memnun kalmadık. Uyku halinden yaygara haline döndük. Biraz uzaklaştım, heyecanı dizginlemek için. Koridorda yürüdüm. Döndüm ve havadaki saf sevgi halini gördüm. Baba ciddi, resim kaçırmamaya çalışıyor. Herkes ufak çığlıklarla kime benziyor soruları soruyor. Çok keyifli... Parmaklar Rafet, yüz Tolga... Komşular da sevinci paylaşıyorlar, onlar bu anları daha önceden yaşamışlar. Kıdemli olarak "Hayırlı olsun." deniyor. Aklım Özlem'de. Aşağıya inmek lazım. Camın perdesi kapanıyor. Şimdi sıra annede. Tekrar doğumhanedeyiz. Saat:10.13. Dikişler kapatılmış, narkozdan uyanmış. Biraz toparlanması için zaman veriliyor. Tolga onun yanında. Ben de orda olmak istiyorum. Hademe bu isteğimi gülümseyerek karşılıyor. "İyi mi?" sorusu ağszından düşmeyen bir soru... Tolga "Muhteşem, herşey yolunda" diyor. Burak'ın resmini gösteriyoruz. Çok heyecanlı ve yorgun... Odaya çıkıyoruz. Keyifli ve çok rahat. Dikiş yerleri acıyor ama yoluna girecek biliyor. Biraz sohbet ediyoruz. Hemşireler geliyor, kontroller yapılıyor. Yüzlerde sabahki gerginlik ve o kendini sağlam tutmadan dolayı oluşan soğukkanlılık yerini pamuk şeker tarzına bırakmış. Telefonlar çalıyor. Tolga operatör işine geri dönüyor. Ve Burak bekleniyor. Saat: 10.36. Dünyanın durduğu an... Hayatımda her zaman tanık olmak istediğim ve her seferinde ilkmiş duygusunu yaşayacağım an... Anne ile bebeğin ilk bakışmaları... Hiç kimsenin bu kadar saf, güzel ve muhtaç bakabileceğini zannetmiyorum. İkisi de birbirlerinin tamamlayan parçaları. 9 aylık içiçe olan beraberliğin dış dünyaya taşınması... Birileri birşeyler söylüyor ama ben duymuyorum. Hiçbir anı kaçırmamalıyım. Defalarca deklanşöre basıyorum. Sadece anı ölümsüzleştirmek istiyorum...Burak acıkmış, içgüdüsel olarak emme hareketi yapıyor. Biraz yardım ile başarıyor. Sanırım işin zor kısmını kolaylıkla atlattık. Emmek zor iştir. Hem anne için hem de bebek için yorucudur. Uyku geliyor. Birazcık annenin sıcaklığında dinleniyor. İkisinin yüzünde inanmamanın getirdiği şaşkınlık ve mutluluk. Aslında hamilelik haline o kadar çabuk alışıyoruz ki, doğduğunda inanmakta zorluk çekiyoruz. Ben uzunca bir süre hamile hamile dolaşacağım diye düşünmüştüm.Özlem'in dinlenmesi lazım ama Burak'tan ayrılmak istemiyor. Biraz Tolga alıyor. "İşte benim oğlum" edası ile odada geziyor. Bir süre sonra gene uyanıp aranmaya başlanıyor. Hemen annenin yanında yeri hazır. Bu sefer el eleler... O minik el, annesinin parmağını hapsediyor. Gitmesine izin vermez şekilde. Özlem küçüçük eli seviyor, seviyor... Benim artık gitme vaktim geldi. Herşey yolunda... Yorgun ama keyifli bedenler ve ruh halleri eşliğinde yollara düşüyorum yeniden...


Sevgili Burak; seni çok bekledik, daha sen yokken ortada hep senden konuştuk. Ne iyi yaptın da geldin! Nefesimize nefes, hayatımıza renk kattın. Umarım hep beraber daha çok mutlu ve sağlıklı anlar paylaşacağız...Seni çok seven kardeş ailen,

Ayşem, Deniz ve Batuhan Öztaş


Peçete'den Notlar: Biraz önce farkettim ki 100.yazıya ulaşmışız. Burak'ın doğum haberinin yazısı, rakamsal olarak bu duruma denk düşmesi benim için çok güzel bir hediye oldu. Yeni başlangıçlar ile daha güzel haberlerin olduğu yazıların bu parmaklardan sizlere ulaşması en büyük isteğimdir. Bana ayırmış olduğunuz zaman için sizlere çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...



Devamını okuyun...(Read more...)>>

21 Eylül 2007 Cuma

Bir Maceranın Adı: Burak...

Pınar'da yapmak istedim ama normal doğum olduğu için yapamadım. Özlem'de sezeryan olduğu için o kısım hariç herşeyin içindeydim ve belgeledim. Şimdi tekrar onun yanına gidiyoruz. Anne ve baba ile konuşup izin alacağız. Eğer herşey yolunda giderse Burak burda bizlerle beraber olacak...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

Can'ımız Doğdu...

Can, hoşgeldin ve sefalar getirdin. Seni ilk gördüğümde küçücüktün ve annenin sıcaklığı ile sarıp sarmalanmıştın. Seni kimseler göremedi. Ta ki bugüne kadar... Artık büyüdün ve aramıza katıldın. Bizi çok mutlu ettin. Kocaman teyzeler ordusu olarak her zaman senin yanındayız. Bu arada Batu'da senle tanışmayı heyecanla bekliyor.

Pınar ve Armağan; muhteşem bir olayın esas kahramanları olarak dileğim her zaman mutluluğu yanyana paylaşmanızdır. Sesinizdeki keyif, gözlerinizdeki ışıltı asla kaybolmasın...

İnanmakta zorluk çekiyorum. Şimdi Can doğdu mu? Pınar'ın Bebi'si mi var?!!!


Devamını okuyun...(Read more...)>>

19 Eylül 2007 Çarşamba

Gene Tıkandım...

Yazılacak bir o kadar konu ama bir türlü klavye ile anlaşamayan parmaklar... Yaklaşık 20 günlük durum raporunda içerik geniş. Yazmaya başlıyorum ve yazdıklarımı siliyorum. Bu işlemi 6-7 defa tekrarlayınca pes ediyorum ve gri hücrelerimi başka yerlere gönderiyorum. Şimdiye kadar yazılması gereken yazıların listesi aşağıda bilginize sunulmuştur. Üzerlerine tıkladığınızda esas kadın karakterlerin açıklamalarına ulaşabilirsiniz.

Hoşgelesin Can Partisi

Düğün Kurabiyeleri

Spiderman Kurabiyeleri

Berceste Tukkan'da... (Hakkımızda yazı yazar mı bilemiyoruz ama çektiği o kadar fotoğrafı koleksiyon mu yapacak anlamadık. Heyecanla bekliyoruz. Hayırlısı olsun.)

Sezer'im Sezer ve hatta Sezar...

Benden bu aralar şu sağ köşedeki şekerlemenin tarifi dışında pek birşey beklemeyin desem ayıp olur mu?...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

16 Eylül 2007 Pazar

DDD - Noktalama İşaretleri III.Bölüm

Yazının renkleri...

Bu bölüm ile noktalama işaretlerini tamamlıyoruz. İçimde tanımlayamadığım bir burukluk var. Sanki uzun yıllardır beraber olduğum bir parçamdan ayrılıyormuş gibi hissediyorum. Diğer taraftan bildiğim bir şey var: Sonlar, başlangıçların habercisidir... Umarım fazla beklemeyiz. Şimdiye kadar vermiş olduğunuz destek için teşekkür etmek istiyorum. Mesajlarınız, sitelerinizden yaptığınız haberler ile yalnız bırakmadınız. Bu desteğin çoğalarak devam etmesi dileği ile...

Sevgi ve saygılarımızla,
Ayşem Öztaş

Denden İşareti(")

1.Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta ya­zılması gelen aynı sözlerin veya söz gruplarının tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:
a) Etken fiil
b) Edilgen ″
c) Dönüşlü ″



Yay ayraç(())

1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır:
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (N. Ataç)

2. Hakkında açıklama veya ek bilgi gereken sözlerden sonra kullanılır:
İstanbul’un fethinden sonra (1453) görülen değişiklikler…
Yunus Emre (1240-1320)’nin...


3. Tiyatro eserlerinde konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır:
İhtiyar ─ (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın...
Kaymakam ─ (hiddetle) Ne olacak baba...
(Reşat Nuri Güntekin, İstiklâl)


4. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için kullanılır:
Eşin var, âşiyânın var, baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? (Mehmet Akif,Safahat)


5. Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.


6. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kul­lanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır.
Ne kadar cömert (!) olduğunu yaptığı bağışla gösterdi.


7. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır.
Dede Korkut Öyküleri’ndeki olayları geçtiği zamanlar(XII. – XIII.yy.?)


8. Bir yazının maddelerini gösteren rakam ve harflerden sonra kapama ayracı konur:
I) 1) A) a)
II) 2) B) b)

Köşeli ayraç ( [ ] )
1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Bütün bu olaylar [II. Mehmet zamanında (1450-1454 arası)] Türklerin yükselme dönemine…


2. Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kulla­nılır:
Reşat Nuri [ Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet 1922.


3. Bilimsel çalışmalarda, metinde bulunmayan veya silinmiş olan,fakat araştırmacı tarafından tamamlanan bölümler köşeli ayraç içine alınır:
Babam kağan öldüğünde küçük kardeşim Kül-tegin ye[di yaşında kaldı...]

Kesme İşareti ( ' )
1. Aşağıda sıralanan özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır:
a. Kişi adları, soyadları ve takma adlar:
Atatürk’üm, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se.


Dikkat: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Çiçek, Halit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek, Recep, Yiğit, Bosna-Hersek, Gaziantep, Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde yazarken konulan kesme işaretine rağmen okurken veya konuşurken Ahmedi, Çeliği, Çiçeği, Halidi, Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, Recebi, Yiğidi, Bosna-Herseği, Gaziantebi, Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde sondaki sert ses yumuşatılarak söylenir.


Dikkat: Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur:
Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.
Ancak cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur: İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.


Dikkat: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.


b. Millet, boy, oymak adları:
Türk’üm, Alman’sınız, İngiliz’den, Rus’muş, Oğuz’un, Kazak’a, Kırgız’ım, Özbek’e, Karakeçili’nin, Hacımusalı’ya.
c. Devlet adları:
Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı Devleti’ndeki, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Azerbaycan Cumhuriyeti’nden.
ç. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar:
Allah’ın, Tanrı’ya, Cebrail’den, Zeus’u.
d. Kıta, deniz, nehir, göl, dağ, boğaz, geçit, yayla; ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, bulvar, cadde, sokak vb. coğrafyayla ilgili yer adları:
Asya’nın, Marmara Denizi’nden, Akdeniz’i, Meriç Nehri’ne, Van Gölü’ne, Ağrı Dağı’nın, Çanakkale Boğazı’nın, Zigana Geçidi’nden, Uzunyayla’ya, Türkiye’dir, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’ya, Ankara’ymış, Sungurlu’ya, Ziya Gökalp Bulvarı’ndan, Yıldız Mahallesi’ne, Taksim Meydanı’ndan, Reşat Nuri Sokağı’na.


Dikkat: Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır:
Hisar’dan, Boğaz’dan.


e. Gök bilimiyle ilgili adlar:
Jüpiter’den, Venüs’ü, Halley’in, Merih’e, Büyükayı’da, Yedikardeş’ten, Samanyolu’nda.
f. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. adları:
Dolmabahçe Sarayı’nın, Çankaya Köşkü’ne, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Ankara Kalesi’nden, Horozlu Han’ın, Galata Köprüsü’nün, Bilge Kağan Abidesi’nde, Çanakkale Şehitleri Anıtı’na.
g. Kitap, dergi, gazete ve sanat eseri (tablo, heykel, müzik vb.) adları:
Nutuk’ta, Safahat’tan, Kiralık Konak’ta, Sinekli Bakkal’ı, Hürriyet’te, Resmî Gazete’de, Onuncu Yıl Marşı’nı, Yunus Emre Oratoryosu’nu, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü.
ğ. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adları:
Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Medeni Kanun’un, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü’nde, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’nin.


Dikkat: Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır:
Kanun’un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre... vb.


h. Hayvanlara verilen özel adlar:
Sarıkız’ın, Karabaş’a, Pamuk’u, Minnoş’tan.


Dikkat: Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:
Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Mavi Köşe Bakkaliyesinden, Gimanın.


Dikkat: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz:
Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün
.


2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur:
Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya vb.


Dikkat: Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:
Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb.


3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur:
TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.


Dikkat: Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır:
vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten).


4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur:
1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.
1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.
(Mustafa Kemal Atatürk)

5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla düştüğünü ve konuşma dilinde kısalmış sözcükleri göstermek için kesme işareti kullanılır:
Bir ok attım karlı dağın ardına
Düştü n'ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n'eyleyim (Karacaoğlan)
n’apim? n’aber?


6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur:
a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış sözler.


7. Arapça ve Farsça bazı sözcüklerin yazımında :
Bu mes’ut bir vak’a sayılırdı.


Dikkat: Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:
Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına.

Noktalama İşaretleri Sonu


Kaynak:http://www.tdk.gov.tr/ http://farabi.selcuk.edu.tr/suzep/turk_dili/ders_notlari/bolum_9/bolum09.html

DDD- Noktalama İşaretleri I. Bölüm

DDD-Noktalama İşaretleri II. Bölüm


Devamını okuyun...(Read more...)>>

5 Eylül 2007 Çarşamba

110gr Toz Şeker=250gr Toz Şeker, Olur mu?!

Olmaz... Olmadı da zaten. Hayatımda ilk defa soğuk yani pişmeyen cheesecake yaptım. Açıkcası biraz tembellik yapasım geldi. Yedik, beğendik. Tarif istendi, verdik. Oldu mu? Olmadı... 250gr toz şekeri , 110gr olarak verirsen olur sana tuzlu cheesecake... Bu da yetmezmiş gibi tarifi yapan karşı taraf; o, ne olduğu belli olmayan cheesecake'i almış, koluna takmış, misafirliğe götürmüş... Canım benim o kadar emin ki tadından. Benim yaptığımı yedi, tarifini aldı. Allahtan nazik bir zat-ı kerem. Bana telefonda sadece "Canım, bunun tadı tuzlu oldu." dedi.

Sayın karşı taraf; herkesin huzurunda sizden özür diliyorum. Yüzüme anlamlı anlamlı bakıp "110gr haa!!! Alacağın olsun" şeklinde sözleriniz ve o mahsun gözleriniz beni yeterince mutsuz etmektedir. Size iletmiş olduğum yazılı tarif doğrudur ve kendileri cheesecake tadındadır. Lütfen kabul buyrun efendim...



Önemli not: Tarif en son Müge, Sinan, Selen ve Eyüp tarafından denendi. Hoş ve hafif bir tatlılıkta cheesecake olarak onay aldı. Kendilerine teşekkür ederim, çekmiş oldukları resmi kullandırma hakkı verdikleri için ayrıca müteşekkirim...



Limonlu Soğuk Cheesecake
















12 kişilik
Hazırlanma süresi: 35dk
Pişme süresi: 7dk
Servis süresi: 12-15 saat

Gerekli malzemeler:
Alt taban için
  • 125gr tereyağ (Eritilmiş ve soğutulmuş.)
  • 175gr kepekli veya yulaflı biskuvi
  • 1 limon kabuğu rendesi

Üst kısım için

  • 1kg Labne peynir (Pınar Labne)
  • 250gr tozşeker
  • 1 küçük paket krema, 200ml
  • 25gr toz jelatin
  • 3 çorba kaşığı su
  • 1 limon suyu

Fırın 180 derece fansız olark ön ısıtma yapılır. Biskuviler un haline getirilerek, tereyağ ve limon kabuğu rendesi ile iyice karıştırılır. Yaklaşık 23cm'lik yuvarlak silikon kalıbın zemini bu karışım ile kaplanır. Ön ısıtma olan fırında 7dk pişirilir. Süre sonunda fırından çıkarılarak soğuması için tezgaha alınır. Diğer taraftan su ile toz jelatin ısıya dayaklı bir kabın içinde karıştırılır ve jelatinin şişmesi için 5dk beklenir. Süre sonunda haifi ateşte jelatin eritilir, kaynatmadan kremanın yarısı ilave edilerek karışım tamamlanır. Labne paeynir ile toz şeker mikserde şeker eriyinceye kadar karıştırılır, limon suyu ve kalan krema eklenir. En son jelatinli krema bu karışımın içine aktarılır ve soğumuş olan kalıba dökülür. Üstü düzeltildikten sonra donması için buzdolabına kaldırılır. Afiyet olsun.




Peçete'den Notlar:

  1. Toz jelatin miktarı ile bazı değişiklikler yaptık. Sonuçlar: 8gr toz jelatin ile; buzlukta tam donma gerçekleşiyor. Hızlı tüketilmesi lazım yoksa yumuşayıp, dağılıyor. 25gr toz jelatin ile; buzdolabında oldukça hoş bir sertliğe sahip oluyor. Yumuşak ama dağılmıyor. 55gr toz jelatin ile; Daha kısa sürede buzdolabında donuyor ve tadı oldukça sentetik oluyor.
  2. Tekrar belirtiyorum; toz şeker 250gr...
  3. Üstünü arzu ettiğiniz taze meyva ile süsleyebilir, yanında sos ile servis yapabilirsiniz.
  4. Peynir karışımını kaba döktükten sonra kabı sallamakta fayda var. Üstünde oluşabilecek baloncukları da temiz bir iğne ile patlabilirsiniz.

Kaynak: "Diana's Desserts" tarif farklılaştırılarak uygulanmıştır.


Devamını okuyun...(Read more...)>>