31 Ocak 2007 Çarşamba

bir kahve içimlik...

bir arkadaşım vardı bir şehirde. hemen kapımın yanındaydı kapısı. her gece bıkmadan usanmadan buluşur, hiç bitmeyen ve nedense hep beklediklerimizi, isteklerimizi söyleyen, sonra fal olacak kahveler içerdik. bebiye kakadar sürecek sigara maceramda da ortaktık. hayatla daha yeni tanışıyorduk. çok severdim onu. zaman geçti.ilk kim gitti yaşadığımız şehirden bilmiyorum. o evlendi. çok mutluydum. o da çok mutluydu. ne güzel... sonra ben de gittim. her gün telefonlaştık. sonra telefon sayısı azaldı. konuşulacak konu azaldı. ben evlendim. düğünüme çağırdım gelmedi. telefonda açmadı. çok üzüldüm. nerdedir bilmiyorum. kayboldu. diyorlar ya "bazı şeylerin değerlerini kaybedince anlarız". yok kardeşim bu ondan değil. bu; o verilen emeklerle ilgili. o emeklere harcanan zamanla ilgili. bu yüzden ayrılıklara -sebep ne olursa olsun üzülmüşümdür. düşündüm; bana yakın olan insanlarla neler yaşadım, neler yaşattım, nelerden vazgeçtim, nelere katlandım?bazen çıkıp gidesim geliyor sonra duruyorum. çok emeğim var, bütün bunları geride bırakmam, bırakamam.
ve daha paylaşacak o kadar çok şey var ki...

işte bu yüzden "bir kahve içimlik uzaklıkta olmanı isterdim"...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

29 Ocak 2007 Pazartesi

labne soslu kabaklı rulo

sevgili zinnur'un sitesindeki yazıyı okuyunca ve sevgili oya'ya gerekli gereksiz soruları sorunca "kabak" ile ilgili tarifler araştırmaya başladım. olmadı, sonuca ulaşamadım. ta ki 2.sabah kahvaltısındaki "ıspanaklı rulo" ya kadar... ıspanak yerine kabak ve ceviz, yanına da dino'nun tarifiyle bir sos...umarım başarılı bir birliktelik yakaladık...


labne soslu kabaklı rulo






















12 kişilik
hazırlanma süresi:60 dk
pişme süresi:25-30 dk
servis süresi:10 dk

gerekli malzemeler:
kabaklı rulo için
  • 4 adet orta boy kabak
  • 3 patates
  • 1 bardak süt
  • 3 yumurta
  • 1 avuç ceviz (kıyılmış)
  • taze kaşar, karabiber, tuz

sos için

  • 50gr labne peynir
  • 1 tatlı kaşığı fesleğen tozu
  • 1 talı kaşığı sarımsak tozu

kabaklar ceviz ile beraber kendi sularını çekene kadar kavrulurlar.patatesler haşlanarak süt ile püre hale getirilir. kavrulan cevizli kabak ve patates püresi 3 yumurta ile iyice harmanlanır. tezgaha bir yufka açılır. hazırlanmış olan harç yufkanın üstüne yedirilir. ikinci yufka bunun üzerine yerleştirilerek rulo yapılır. buzdolabında 30-35 dk bekletildikten sonra bıçakla ekmek dilimi gibi yaklaşık 1,5cm'lik parçalar kesilir. tepsiye yatay şekilde yerleştirilen dilimlerin üzerine kaşar peynir rendelenir. 175 derceye ayarlanmış soğuk fırında pişirilir. kaşar peynirler eridiğinde dilimler pişmiş demektir. sos için labne, fesleğen ve sarımsak tozları iyice birbirine yedirilir. kabaklı rulolarının yanında sos olarak ikram edilir. afiyet olsun

Her hakkı Bloglararası "Kabak Tadi" Projesine aittir. Bu yazımla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.








Devamını okuyun...(Read more...)>>

26 Ocak 2007 Cuma

bir insan










ismail cem.. siyasete asla inanmadım ve yüz vermedim. okulda sağ ve sol dediler kanmadım.. ama ismail cem dedince işte budur siyasetin yüzü dedim...yattığı yer cennet olsun...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

25 Ocak 2007 Perşembe

iki sabah kahvaltısı

bir akşam yemeğini yazacağım araya başka şeyler giriyorda giriyor... diyorum ki şu geleneksel olan ama 2.düzenlediğimiz kahvaltı buluşmasını ilk önce yazayım ondan sonra ekşileme (güllü ciddi ekşiydi!) mezesini ve kolay revani yazayım, ee ondan sonra şu sevgililer günü olayını çözelim diyorum.. araya da akşam yemeğini sıkıştırırım...plan güzel de uygulama durumları ne olur bilemem!!
en sonunda 22 ocak geldi ve biz ikinci kahvaltı (birincisi bir tık uzaklığında) için Hatice Hanım'larda buluştuk. annemde bu kahvaltıya almış olduğu sarı lalelerle iştirak etti. niyetim değişik bir kurabiye ve özlem'in mahlepli kekini hazırlamak idi amma velakin bebinin dişleri yüzünden bu gerçekleşmedi. ( bu arada haber; haftaya bebinin diş buğdayı var. annemde şimdiden onun telaşına düştü. neyse Hatice Hanım sağolsun diş buğdayımızı verdi artık gerisi bize kaldı...) gittiğimizde çok güzel bir masa bizi bekliyordu. vee tabiki nergizler... işin güzel tarafı masanın her tarafına nergiz serpiştirilmişti. ben "ay çok şirin" derken Hatice Hanım " çiçekçiler çok dibinden kesmiş, açınca dağılıverdi; biz de böyle yaptık" dedi. ama tuzluk biberlik için kimse bir şey diyemezdi... tuz ve karabiber; bizim masalarımızın ayrılmaz ikilisi; karabiber kullanılmasa ve ya tuz kullanılmasa bile nedense masaya ikisi beraber gelir, ayrılmazlar. bu kuşlar da hem ayrılmıyorlar hem de ağız ağıza vermişler lezzette lezzet katıyorlardı. güzel bir sohbet, demli bir çay, sıcak yürekler... aç kalsak ne olur??!!! olmaz; o yüzden Hatice Hanım ve Bengi çalışmışlar,bize bir dolu şey yapmışlar. hepsi test edildi,yetmedi birer dilim daha alındı, Hatice Hanım bizim aç kaldığımız düşünerek bir dilim daha ikram etti ama alacak yerimiz kalmamıştı.bu arada bebi nerde derseniz; anlam veremediğimiz şekilde Merve'nin sandalyesinin altındaydı. sanırım kırmızı çorapların bu işte bir parmağı vardır diye düşünüyorum. Hatice Hanım, çok emin değilim galiba Dustin Hoffman'ın bir filmiydi " küçük dev adam"... ben size başka bir şey diyemiyorum.. o kadar küçük ve kırılgan ama bir o kadar büyük ve sağlam... hep yanımızda olun olur mu??sevgiler..işte bir kahvaltı buluşmasından da haberler bunlar, şimdi isterseniz buyrun soframıza;






ıspanaklı rulo ve sosisli quiche (kiş)



















hindistan cevizli toplar



















beyaz cheesecake


Devamını okuyun...(Read more...)>>

ıspanaklı rulo















12 kişilik
hazırlanma süresi:60 dk
pişme süresi:25-30 dk
servis süresi:10 dk

gerekli malzemeler:

  • 1/2 kilo ıspanak
  • 3 patates
  • 1 bardak süt
  • 3 yumurta
  • taze kaşar, karabiber, tuz


ıspanak kendi sularını çekene kadar kavrulurlar.patatesler haşlanarak süt ile püre hale getirilir. kavrulan ıspanak ve patates püresi 3 yumurta ile iyice harmanlanır. tezgaha bir yufka açılır. hazırlanmış olan harç yufkanın üstüne yedirilir. ikinci yufka bunun üzerine yerleştirilerek rulo yapılır. buzdolabında 30-35 dk bekletildikten sonra bıçakla ekmek dilimi gibi yaklaşık 1,5cm'lik parçalar kesilir. tepsiye yatay şekilde yerleştirilen dilimlerin üzerine kaşar peynir rendelenir. fırında pişirilir. kaşar peynirler eridiğinde dilimler pişmiş demektir.afiyet olsun.


peçete'den notlar:

  1. buyrun çereze; yed€iklerinizi sayın yoksa hepsini yiyorsunuz...
  2. en yakın zamanda kabaklısı yapılıp test edilecek...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

hindistan cevizli toplar





























55-60 adet
hazırlanma süresi:15 dk
pişme süresi: 30-35 dk
servis süresi:15 dk

gerekli malzemeler:

  • 250 gr margarin oda sıcaklığında
  • 2 yumurta sarısı
  • 3,5 su bardağı un
  • 5 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 1 su bardağı hindistan cevizi
  • 1 yumurta akı

fırın fansız olarak 170 derecede ısıtılır. bütün malzeme iyice yoğurulur. hazırlanan toplar ilk önce yumurta akına sonra hindistan cevizine bulanır.daha sonra tepsiye yerleştirilir. üstleri hafif pembeleşinceye kadar fırında 30-35dk pişirilir. süre bitiminde fırından çıkarılıp tel ızgaranın üstüne konur. arzu edilirse pudra şekeri veya hindistan cevizi ile üzeri süslenir. afiyet olsun.



peçete'den notlar:

  1. canınız tatlı ister ama şöyle küçücük bir günah niteliğinde olsun deriz. işte buyrun; iki tane yediniz ve mutlu oldunuz. güzel çözüm...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

sosisli quiche (kiş)

















10-12 kişilik
hazırlanma süresi:15 dk
pişme süresi30-35 dk
servis süresi:10 dk

gerekli malzemeler:


  • 200gr margarin soğuk
  • 250gr un
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 2 yemek kaşığı soğuk su
  • tuz
  • 2 yemek kaşığı salça
  • 10 adet sosis
  • su
  • kaşar peynir
  • kırmızı biber

fırın fansız 200 derecede ısıtılır. bütün malzeme karıştırılarak hamur haline getirilir. kalıbın kenarlarını da kaplayacak şekilde döşenir. üzeri folyo ile örtülür. kabarmaması için ağırlık vermesi amacıyla üzerine bir avuç fasulye veya nohut serilir. 15 dk folyolu, 15 dk folyosuz fırında pişirilir. daha önceden hazırlanmış olan salça su ile eritilir, sosisler ilave edilir. pişirilerek hazırlanan harç pişen hamurun üzerine dökülür, kaşar peynir ve kırmızı biber arzu edilen ölçüde üzerine serpilir ve 10 dk daha pişirilir. süre sonunda quiche (kiş) fırından çıkarılarak 10 dk dinlendirilir.



peçete'den notlar:

  1. 26cm bir kalıp kullanıldı.
  2. ciddi anlamda kıyır kıyır bir hamur oluyor. ince olduğu için ağzınızda dağılıyor.


Devamını okuyun...(Read more...)>>

beyaz cheesecake
























10-12 kişilik
hazırlanma süresi:15 dk
servis süresi:24 saat

gerekli malzemeler:

alt taban için:

  • 2,5 paket eti burçak
  • 50 gr margarin

üst kısım için:

  • 1 kutu (2 poşet) krem şanti
  • 1 bardak süt
  • 2 paket labne (pınar)
  • 1 kutu limon jölesi
  • 1 su bardağı sıcak su
  • 1 su bardağı soğuk su

fırın fansız 175 derecede ısıtılır. biskuviler un haline getirilerek margarin ile yoğurulur. hazırlanan hamur kalıbın altına döşenir ve fırında 10 dk pişirilir. fırından çıkarılır ve dinlendirilir. üst kısım için krem şanti ile süt karıştırılarak krema kıvamına getirilir.2 paket labne ilave edilir. 1 bardak sıcak suda 1 kutu limon jölesi eritilir ve üzerine bir bardak soğuk su ilave edilir. bütün malzemeler birleştirilir ve daha önceden hazırlanmış biskuvi tabanlı kalıba dökülür. buzdolabına yerleştirilir. ertesi gün servise hazırdır. afiyet olsun.


Devamını okuyun...(Read more...)>>

21 Ocak 2007 Pazar

sevgililer günü için mi acaba?!!...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

bir fuarın ardından


bir okul
bir ballı ekmek
bir porselen
bir enginar pesto
bir lazanya
bir mantar
bir fuardan bana kalanlar.

dino bir şıklık yaptı ve dün son günü olana lütfi kırdar'daki metro fuarına -trafik canavarına rağmen - bizi götürdü. açıkcası ikimizde pastacılık ile ilgili malzeme buluruz diye umut ediyorduk. fakat bıraktığı izlenim daha çok resturant ve lokanta tarzı yerler için tasarlanmış ürün ve ekipman tanıtımı gibiydi. bebi dinoda, annemle ben muhteşem ikili pozisyonunda o stand,bu stand dolaştık. 2 kata dağılmış olan fuarda giriş katında mutfak ekipmanları, içecek markaları, zeytin ve yan ürünler, kağıt ve yan ürünleri, baharatlar,bahçe mobilyası vb. sergilenmekteydi. bu kattan bana kalanlar;

bir masa düzeni___porland
bebi olduğundan beri bebekle ilgili şeyler bir anda top 5 listemin üstünde yer almaya başladı. "porland" standında gördüğüm bebek için çatal bıçak seti hem bebi için çok güzeldi hem de hediye olarak çok şık bir set. fiyatı 14ytl civarındaydı. şiddetle tavsiye ederim. bebi'nin hediye gelen mama setlerinin çokluğu karşısında açıkcası çok şaşırmıştım. ama kullanmaya başladıkça ne kadar iyiki var dedim. açıkçası aynı şey çatal-kaşık setleri içinde geçerli. özellikle kendine ait olması bebi'nin yemek yeme olayını bir eğlenceye dönüştürüyor. sevgili Kübra Günay ürünler konusunda çok yardımcı oldu. gerek yaklaşımı gerek sıcakkanlılığı ile çok hoş bir diyalog yaşadık. sonradan hazırladığı poşet ile bizi şaşırttı. umarım tekrar karşılarız. sevgiler...
not: annem soslu ürünler için bir tabak gösterdi. fotografını çekmeyi unuttum ama en kısa zamanda bulup sizlerle paylaşacağım. tasarım açısından çok başarılı bir ürün.

bir okul______mutfak sanatları akademesi
baktım, onlarda bana baktı.. gülümsedim, onlarda bana gülümsediler... aramızda hoş bir sıcaklık dalgası oluştu. gördüğümde mutlu olduğum tanıdık bir stand. tanışmamız internetten ve düzenli olarak gönderdikleri maillerden. bebiden dolayı kurslarına katılamasamda her mail geldiğinde mutlu oluyorum. sevgili Tülin Arman hanımefendi sıcak yaklaşımı ile "bebi kreşe başladığında gelirsiniz" demesi benim beklediğim bir cümleydi. böylece yıllar geçse bile onların hala orda olacağının mesajı idi bu. umarım en kısa zamanda görüşürüz Tülin hanım, sevgiler...

bir enginarlı pesto_____artebella
diyebileğim tek şey "yok abi böyle birşey"... işte kendinden geçebileceğiniz bir yer. açıkcası stand biraz kenardaydı ama ekip ve ürün hemen kendini ön plana çıkarıyordu. genç girişimci ruhu mu desem, amatör ruhla çalışan profesyoneller mi desem bilemedim. beni kırmadılar ve denemem için bir kavanoz "enginarlı pesto" verdiler. bu arada annem numulerin arasında kendinden geçti. onu toparlamam biraz zor oldu. sevgili Volkan Bey ve Tuğsan (bu ismin anlamını çok merak ediyorum) Bey ve maalesef ismini almayı unuttuğum şirin bayan arkadaş; valla süperdiniz, çok yorgundunuz, piliniz bitmişti ve eve gitmek istiyordunuz ama gülücükler yüzünüzden eksik olmuyordu. "enginarlı pesto" ile hazırlanmış bir quiche (kiş) tarifini ve makarna çok yakında buralarda olacaktır. umarım bol tarifli günlerde buluşuruz, sevgiler...

bir ballı ekmek___çorum anadolu otelcilik turizm meslek lisesi
buyrun hitit mutfağına; canım yurdum var ya hiçbir şeye değişmem. hele ki tarihi değerlerimiz ile ilgili bu yola baş koyan ve ailelerinden ayrılıp (hatta oğluşunu bırakıp) buralara kadar gelen hocalara ve ekip arkadaşlara saygımız sonsuzdur. küçüçük , girişin yanında kendi halinde bir standı. ama yaptıkları ekmek ve yürekleri dağlar kadar büyüktü. ailecek ballı, narlı ve bezelyeli ekmekleri yedik. bebi bile bezelyeli yedi. hatta devamı gelir diye de ağzı açık bekledi. sevgili Asuman Albayrak ve Ülkü Solak hocaların emekleriyle "hitit mutfağı" ile tanışmış olduk. cidden çok emek harcanmış bir proje; hitit tabletlerindeki yazılar deşifre edilip yemek kültürü ortaya çıkarılıyor. daha sonra bu orjinal tarifler ; Çorum'daki kara değirmenlerde öğütülen un ve organik malzemelerle birleştirilerek gene Çorum köylerindeki eski tarz toprak fırınlar pişirilerek hayata kazandırılmış. sayın Ahmet Uhri (9 Eylül Ünv.-arkelog) danışmanlık verdiği bu projenin şubat ayında "hitit mutfağı" adı altında kitabı raflarda yer alacakmış. bu arada MEB'nin düzenlediği proje tabanlı beceri yarışmasında teşvik ödülü aldığını da belirtmeden geçmeyelim. sevgili hocalarım, sevgili çorum anadolu otelcilik turizm meslek lisesi öğrencileri ellerinize sağlık, ayakta alkışlıyorum sizleri...sevgiler...
alt katta meyva,sebze,balık,et,şarap, rakı gibi kısımlar vardı. bu kattan ise bana kalanlar;

bir lazanya________uno due tre
makarnanın bizim evde ayrı bir yeri vardır. yemek yoksa "dünyayı kurtaran adam" şeklinde imdada yetişen cinsten bir şey... ve fuarda da gittik, bulduk. lazanyasına hayran kaldım. farklıydı... farklılığı hamurdan ve kullanılan buğday cinsinden kaynaklanıyordu. Sayın Kadir Büyükakmanlar'ın yaptığı açıklamaları ağzımız açık dinledik. keşke satış olsaydı diye de için için hayıflandım. Kadir Bey'in makarnalarda bize gösterdiği özellikle benim soslu makarnalarda yaşadığım bir problemin çözümüydü. genelde soslu makarnalarda; makarnanın üstünden sos akar, sadece makarnayı yerim. bu yüzden makarnayı kaşıkla yiyerek (tuhh..tuhh..) hem kilolarıma kilo katarım hem de makarna ile sosun ağzımın içinde denge oluşturmasını sağlamaktaydım. "uno due tre" markalı makarnalarda; makarnanın yüzeyi pütürüklü, böylece hazırlanmış olan sosların hamur üzerinde kalıcılığı arttırılmış. artık çatalım makarnayla buluşabilir diyelim. ne mutlu bana...
bir mantar_ nevi şahsına münhasır















peçete'den notlar:
  1. belirtilen markalar ve firmalarla ilgili bir hiç ticari bağlantı bulunmamaktadır. içerik tamamen bilgi paylaşım amaçlı hazırlanmıştır.
  2. meraklısına ilgili siteler

www.msa.com.tc

www.kybelem.com

www.porland.com.tr

www.deparpazarlama.com

www.gurmedunyasi.com







Devamını okuyun...(Read more...)>>

19 Ocak 2007 Cuma

bir akşam yemeğinin ardından

















biraz sondan başlamak oldu. ama dayanamadım. yazasım geldi. akşam daveti için mutfakta hazırlanırken bir şeyi fark ettim. aslında hayatınızda zaman zaman yer alan yani yokluğunu hiç hissetmediğiniz ama aniden "yaaa ben bunu ne severmişim" dediğiniz şeyler var mı? biraz kavram karmaşası olmuş olabilir. bu biraz şey gibi; bedeninizin ve aklınızın dışına çıkıp ordan kendinize bakmak gibi... bakın gitgide karmaşıklaşıyor. sherlock holmes iş başına; çalışın ey gri hücreler...gene gece olmuş ve gene ben uçuyorum. loyy loyyy...

işte "YAAA BEN BUNU NE SEVERMİŞİM?!" maddeleri;

1."nergis" kokusu; var mıdır böyle bir koku. özellikle sokakta 500mt ötedeki çiçekçide vardır; görmez ama hafif bir esintiyle gelir. fellik fellik etrafa bakar. genelde ismi dilin ucundadır ama bir türlü ağzından çıkmaz.sonra aniden hatırlar ve o anda koku bir bedene bürünür.işte o andır sahip olma dürtüsünün ön plana çıkması. -istiyorum kardeşim, var mı itirazı olan?- "demeti kaça? 2 demet sarsana..."

2."çiğ hamur" tadı;çocukluğumda haz duygusunu yaşatan tat; evde kek pişmesi olaydı.kesin misafir gelecekti. zamanlamanın iyi ayarlaması gerekirdi. eğer doğru zamanda doğru yerde olamazsa amacına ulaşamazdı. mikserin sesi sustuğu anda annesinin yanına gitti ve o yavru kedi bakışı ile "lütfen" dedi. ana yüreği hem içi erir hem de vermek istemezdi çünkü o çiğ bir kek hamuruydu. "bu defa son" diyerek mikser kabını uzattı. zafer... "yaa bunu yemek için kek yapmayı öğrensem o zaman istediğim kadar yerim, hatta hiç pişirmem, hepsini yerim." yaş 11... o gün bu gün kek yapar. öğrendiği bir çok şeyin yanında hiç başaramadığı; annesinin kekinin çiğ hamur tadı...

3."hadi buyruunn sofrayaa!!" bir törenin başlatan, "ellerine sağlık" bir töreni bitiren cümleler; tek başına yaşadığı dönemlerde akşam tek kişilik masa hazırlardı. yemekler ısıtılır, içeceğini masaya getirirdi. hep yemekte bir şey eksikti. tuzu,yağı... bilemedi. bekledi...misafir geldi... hem de yemeğe; yemekler ısıtıldı, içecekler masaya getirildi, " hadi buyrun sofraya" dedi ve anladı. gülümsedi... bulaşıkları makinaya yerleştirdiler "ellerine sağlık" dendi...mutlu oldu...

----------------------------

siz ne durumdasınız??? işte sizdeki durum
----------------------------
*Bir de sabahları kahvaltı hazır diye çağrılmaya :)) www.misss.blogcu.com


Devamını okuyun...(Read more...)>>

16 Ocak 2007 Salı

alman cheesecake

yaklaşık 1 ay sürdü,geldi gelecek derken en sonunda geldiler... ne çok özledik onları...neyse allah ayırmasın diyorum. gülden ve zeyno en sonunda mersin'den geldiler. yeni doğan bebek elif için gitmişlerdi, herşeyi halledip geldiler. gelirken elleri boş gelmemiş bir de meşhur tatlı "kerebiç" getirmişler. valla dino'nun hain bakışları altında iki tane yedim. yolculuktan dolayı biraz dağılmışlardı ama olsun. nasıl olsa midemde de dağınık olacaklar. o köpüğü yok mu işte benim bittiğim andır. tarif bulunmalı, denenmeli ve etrafa test ettirilmeli... hoşgeldine giderken gülden'in sevdiklerinden olana ve daha önce merve'lere kahvaltıya giderken yaptığım alman cheesecake'in yapıp götürmek istedim ama yetişemediği için kısmet olmadı. birazda başına nahoş olaylar geldi(taştı, pişmedi, vb.).keyfim kaçınca ben de götürmedim. eve dönünce biraz toparladım. eli yüzü toplum içine çıkacak hale getirdim. bu tarifi annem marmaristeki gezmeleri sonucunda bulmuş ve denememi şiddetle tavsiye etti. alman arkadaşı beathice'ın tarifiymiş. burdan kendisine de teşekkür ediyoruz. kahvaltı grubu ve dino tarifi çok güzel buldu. oldukça hafif ve sağlıklı.işin güzel tarafı hem alt hem üstünü siz hazırlayıp hepsini beraber fırına veriyorsunuz. şimdiden kolay gelsin derim... ellerinize sağlık olsun...




alman cheesecake'i














12 kişilik
hazırlanma süresi:15 dk
pişme süresi:1-1,5 saat
servis süresi:24 saat


gerekli malzemeler:


alt taban için
  • 80 gr toz şeker
  • 150gr margarin oda sıcaklığında
  • 250gr un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 yumurta

üst kısım için

  • 1 kilo süzme yoğurt
  • 1 limon suyu
  • 1 yumurta
  • 5 çk ertilmiş tereyağı
  • 200gr toz şeker
  • 1\2 litre süt
  • 1 paket vanilya puding


fırına 175 derece fansız ön ısıtma yapılır.ilk önce alt taban için bütün malzemeleri karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyorsunuz. yaklaşık 9' büyüklüğünde (22cm) kelepçeli kalıbın her tarafını iyice yağladıktan sonra elde edilen hamur kenarlardan dört parmak yukarı çıkacak şekilde döşenir. buzdolabında dinlendirilir. bu arada üst kısım için belirtilen bütün malzemeler karıştırılır. buzdolabında bekletilen kalıba bu karışım dökülür. fırında üstü kızarıncaya kadar pişirilir.piştikten sonra fırın kapatılılır. ve 12 saat fırının içinde bekletilir. servise hazır konumda buzdolabında 3 saat bekletilir. afiyet olsun.


peçete'den notlar:

  1. çırpma işlemini mikserin orta ayarı ile yapın.
  2. üstü kızardığında orta kısım hala pişmemiş olacak. süreyi uzatmayın. zaten 12 saat fırında kaldığı için bu süre zarfında orta kısım pişiyor.
  3. ikinci yaptığımda limon suyu kullanmadım. o zaman süzme yoğurdun tadı daha ön plana çıktı.
  4. "sütaş" marka süzme yoğurt kullandım.


Devamını okuyun...(Read more...)>>

15 Ocak 2007 Pazartesi

naneli ayva


en sonunda tarifi aldım hem de aşağıdaki biçimde...
2 KOCAMAN BÜYÜK AYVA İDİ O GUNKÜ
Merve says (13:24):
170 DERECEDE DİLİMLENMİŞ BİR ŞEKİLDE 20 DAKİKA KIZART
Merve says (13:26):
KIZARMA DEVAM EDERKEN BİR SU BARDAĞININ YARISINA KADAR SİRKE ÜZERİNE ZEYTİN YAĞI İLAVE ET ARZUYA GÖRE DİLEDİĞİN KADAR KABA ŞEKİLDE DOĞRANMIŞ NANE İLAVE ET VE KARIŞTIR
Merve says (13:26):
AYVALARI KIZARDIKTAN SONRA BORCAMA AL
Merve says (13:26):
KARIŞIMI ÜZERİNE DÖK VE BİR GECE BEKLET
Merve says (13:26):
AFİYET OLSUN



şimdi ben bu tarifi biraz toparlayayım;

naneli ayva










6-8 kişilik
hazırlanma süresi:5 dk
pişme süresi:30-35dk
servis süresi:24 saat


gerekli malzemeler:


  • 2 büyük ayva
  • 1/2 su bardağı sirke
  • 1/2 su bardağı zeytinyağı
  • 8-9 yaprak taze nane




ayvaların kabukları soyulduktan sonra fırın tepsisine yerleştirilerek soğuk fırına verilir.fırın 170 dereceye ayarlanarak çalıştırılır. yaklaşık 20dk sonra üzeri hafif kızarınca sirke ve zeytinyağ, irice doğranmış naneler ilave edilir. 10-15dk. daha pişirilir. üzeri arzu edilen kızarıklığa ulaşılca fırından alınır ve borcama alınır. karışım üzerine dökülür ve bir gece beklenir.ertesi gün servise hazırdır. afiyet olsun...


peçete'den notlar:


  1. sirke ve zeytinyağ ağız tadınıza uygun olarak ayarlayabilirsiniz.
  2. taze nane özellikle tercih edilmelidir. ayvaya verdiği koku lezzet çok iştah açıcı oluyor.





Devamını okuyun...(Read more...)>>

bir kahvaltı buluşması

bir hobi merkezinde çalışmanın en güzel tarafı hem sevdiğiniz işi yapıyorsunuz hem de gerçekten seveceğiniz insanlarla tanışıp arkadaş ve hatta dost oluyorsunuz. işte bu dostluklar koşullar değişmiş bile olsa,eskisi kadar sık görüşülmese de devam edebiliyorsa daha da güzelleşiyor. işte benim böyle 2 canım arkadaşım var. merve ve hatice hanım... artık gelenekselleşmesine karar verdiğimiz kahvaltılardan 2. sini merve'nin evinde gerçekleştirdik. sevgili merve o kadar güzel bir masa hazırlamıştı inanamadım. özellikle yüksek ayaklı likör kadehleri diye tahmin ettiğim kadehlere reçelle doldurması ve peçetelik örtüsü muhteşemdi.bu arada merve'nin eskiden alt komşusu olan sare'de aramıza katılmıştı. bu kadar hanım toplanınca dedikodu olur mu ??? olmazzzz.... yemekler, hayaller,çocuklar ve atolye günlerinden bahsetmekten zaman çok çabuk geçmiş. bu arada masadan bahsetmişken merve'nin hazırladıkları içinde ilk defa denediğim bir "naneli ayva" tabağı vardı. gerekli fotoğraf çekildikten sonra tarif almaya geldiğinde araya giren başka şeylerden dolayı tarif arada kaynadı gitti. bugün yapacağım telefon taciziyle en yakın zamanda tarifi ele geçirmeyi planlıyorum.bu arada bu kahvaltıya ufak bir katkı olması amacıyla bir gün önceden "alman cheesecake" hazırlamiştım. (sevgili gül-damak tadı-; en yakın zamanda tarifi site'ye yerleştireceğim. gecikme için kusura bakma)fakat dino sabahın 6.30'unda dolapta cheesecake görünce kahvaltıyı bunla yapmaya karar vermiş ve bir dilim kesmiş. sonradan merve'ler aklına gelmiş ve dilimi yavru kedi masumluğunda yerine yerleştirmiş.hal böyle olunca ben de süt kremasını koyulaştırarak üzerini kapladım. böylece durumu telafi etme çalışmaları sonuç verdi. bu arada merve'ye de gerekli açıklamaları yapmayı da unutmadım. bu arada merve'lerde dünya tatlısı bir kedi var. merve bunu sokakta bulmuştu. kedi resmen can çekişiyordu. benim canım arkadaşımın bakımı ile kedi kendine geldi ve tam bir "minnoş" oldu. bizimkiyle kedinin karşılaşması ise süperdi. batu mıncık mıncık yapma derdinde, minnoş ise koklama derdinde. neyse ikisininde başına bir şey gelmeden kendi bölgelerinde oynadılar.biz kendi kahvaltımız derdine düşmüşken batu'nun meyvasını yedirmek ise hatice hanım ve kızı bengi'ye düştü. açıkcası süperlerdi ve batu hiç yemeği kadar çok meyve yedi. ve sanırım bengi'ye aşık oldu. bengi önümüzdeki hafta hollanda'ya gidiyor eğitimi için. alanı çocuk gelişimi. açıkcası ondan destek alıp siteye çocuklarla ilgili birşeyler eklemeyi düşünüyorum. hadi hayırlısı, bengicim iyi yolculuklar ve ordan tarif bekliyorum, sakın unutma...merve'nin evine her gittiğimde nereyi inceleyecğim diye şaşırıyorum. açıkcası en sevdiğim şeyi porselen bebekleri. babaannemde de ufak bir koleksiyon var. o güzel oluyorlar ki seyretmeye doyamıyorum. özellikle ayrıntılar çok iyi seçilmiş ve uygulanmış oluyor. (bu arada siyah-beyaz resimdekiler merve'nin anneannesi ve dedesi. anneanneyi geçen hafta kaybettik.sevenlerinin ve sayanlarının başı sağolsun. mekanı cennet olsun.) kısacası bambaşka bir dünya...güzel kahvaltını sonucunda çok güzel fikirler çıktı. bunlardan bir tanesi de kahvaltıların gelenekselleşmesi ve her kahvaltıda yeni tarifler denemek. tek koşul bu tarifleri acımasızca eleştireceğiz.galiba bu iş en çok bloğa yaracak. bundan sonraki toplantı 22 ocak'ta hatice hanım'larda... hadi bakalım kolay gelsin...bu arada akşama doğru memo geldi ve cheesecake afiyetle yedi. biraz "star wars" sohbeti yaptıktan sonra "bunun içinde limon varrr" dedi ve benim takdirlerimi kazandı.şimdi heyecanla 22'sini bekliyorum. iyi hazırlanmak lazım.
sevgili merve'cim; hani klasiktir ya, iyi ki varsın sözünü söylemek. dostluğun için teşekkür ederim. önümüzdeki yılların bize dostluk dışında da katkıların olması dileği ile... ellerine sağlık...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

13 Ocak 2007 Cumartesi

fıstık ezmeli kurabiye

delirdim... hem de resmen delirdim. bir taraftan doğum sırasında aldığım kiloları vermeye çalışıyorum bir taraftan da acaip acaip kurabiyeler yersem kilo verir miyim acaba denemesi yapıyorum. bir yerde yanlışlık var galiba bilemedim...allahtan "diyet kardeşliği" ile tanıştım da neyin yanlış olduğunu anlayacağım. ama benim tatlı krizim geldi ; fıstık ezmeli kurabiye bu duruma uygun gibi gibi...bi de içine damla çikolata koyarım, bi de tereyağlı yaparım. oldu bitti işte... bir kriz başka bir krizi doğuracak gibi. dino'nun sesini duyuyorum: "zuzuzuuuu ne yaptın?? (ses tonunda hafif bir bıkkınlık ve sıkkınlık var) oldu oldu çok güzel oldu. şeker krizini büyümeden çözdüm. işte tarif... ellerinize sağlık olsun...



fıstık ezmeli kurabiye



85-90 adet
hazırlanma süresi:15 dk
pişme süresi:10-12dk
servis süresi:10-15dk

gerekli malzemeler:
  • 115gr tereyağ veya margarin oda sıcaklığında
  • 170gr tozşeker
  • 75gr fıstık ezmesi
  • 1 yumurta
  • 1/2 çay kaşığı şekerli vanilya tozu
  • 140 gr un elenmiş
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 1/4 çay kaşığı tuz (bir çimdik kadar)
  • 1+1/3 su bardağı damla çikolata



fırına fanlı olarak 160derecede veya fansız 180 derecede ön ısıtma yapılır. tereyağ veya margarin, şeker ve fıstık ezmesi krema kıvamına gelecek şekilde karıştırılır. bu karışıma yumurta ve vanilya ilave edilir.iyice karıştırıldıktan sonra kalan malzemenin hepsi bu yağlı ve yumurtalı karışıma ilave edilir.yapış yapış ama akışkan olmayan bir hamur elde edilir. fırın tepsisine yağlı kağıt serilir. çay kaşığı yardımı ile küçük parçalar hamurdan alınarak tepsiye konur. fırında yaklaşık 10-12dk. pişirilir.(üstünün rengi hafif dönene kadar.) piştikten hemen sonra fırından çıkarılarak tel ızgarada soğumaya alınır. afiyet olsun...




peçete'den notlar:

  1. ben tuzlu tereyağı ve "söke" marka un kullandım.
  2. içine damla çikolata yerine ceviz, fındık vb. gibi şeyler de konulabilinir.
  3. içine damla çikolata kullanmayıp çikolatayı ben mari usulü eritip süslemede yapılabilinir.
  4. beyaz şeker yerine 20gr. civarında eksiltilerek esmer şeker de kullanılabilinir.



Devamını okuyun...(Read more...)>>