19 Aralık 2008 Cuma

Son Gün, Toscana... Bölüm 2:

Artık son kurulacak cümleler Toscana Bölgesi için;

Saat 17.00'de havaalanında olmamız gerekiyor ve biz Pisa'ya ulaştığımızda saat 14.00... Geri sayım başlamış havasında inanılmaz bir hızlılıkla bir park yerine girdik ve arabayı bıraktık. Kalabalığın olduğu yere yöneldik. Piazza dei Miracoli (The Miracle Square - Büyülü Meydan) Surlarının çevrelediği alana girmek için kapıdan geçtik. Ve...
Hani canlısını görmek hissi var ya o his, benim için en üst noktasına ulaştı. Lisede okurken en sevdiğim ders "Sanat Tarihi" idi. Özellikle İtalya kısmı benim için çikolata tadındaydı. Ve şimdi kitaplarda gördüğüm, televizyonda seyrettiğim bu muhteşem alan karşımda, elimi uzatsam dokunacak mesafede idi... Gezi noktalarına geçmeden önce biraz bilgi:
La Piazza Del Duomo surlarla çevrili hala sivil yaşamın devam ettiği bir alan. İçinde yerel halkın yaşadığı küçük binaların yanı sıra Kule (Pisa Kulesi), Katedral, Mezarlık, Opera ve Fresklerin sergilendiği 2 müze, Vaftizhane yer almakta. Farklı bilet uygulamaları burası için de geçerli. Gezmek istediğiniz yerleri belirleyerek toplu bilet alabilme şansınız var. Aynı zamanda gezdiğiniz yerde oldukça büyük bir halk pazarı niteliğinde hediyelik eşyalar satan dükkanlardan (Pazarlıkla etmeniz tavsiye edilir.) alışveriş yapabiliyorsunuz. Kule, Katedral ve Vaftizhane oldukça geniş bir çim alanın üzerine yapılandırılmış. Normalde aralarda dolaşan görevliler çimlerde yatan, güneşlenen kişileri dışarı çıkarıyorlar ama kuralların pek işlemediğini söylesem yalan olmaz.












Kalan 2-3 saatimiz sebebiyle sadece 3 büyükler olarak nitelendirdiğim Kule, Katedral ve Vaftihane gezmeye karar verdik. Koşarak giriş biletlerinin olduğu kısma yöneldik. İlk hedef Torre (Kule/Pisa Kulesi)... Önümüzde elektronik bir pano, birşeyler yazıyor. Dino sırada, kolunu çekiştirdim. Panoyu gösterdim. "Hadi beee..." dedik. Efendim durumu özetliyoruz; kuleye yarım saatte bir 40 kişilik grup alıyorlar ve saat 17.30'a kadar dolular yani ancak 17.30 grubuna yazılabiliyoruz. Bu noktada uçağa bizi beklemesini söyleyemezdik. Omuzlar düşmüş bir şekilde ordan çıktık. Kuleyi gezmek isterseniz erkenden gitmekte fayda var. Bilet aldığınız yerde size özel dolaplar veriyorlar. Kuleye çıkarken fotoğraf makinası ve video kameralar dışında hiçbir şeyi yanınıza alamıyorsunuz. Aynı zamanda kalp hastası olan ve sağlık durumu el vermeyenlerin kuleye çıkmalarını tavsiye etmiyorlar. 300'den fazla basamak tırmanmak gerektiği ve kaygan bir zemin uyarısı yapıldığı düşünülürse bence haklılar. 12yy. yapımı başlayan kulenin 14yy. da yapımı bitiyor. Eğiminin neden kaynaklandığı konusunda herhangi bir bilgi yok. Eğiminin devam etmesinden dolayı izin alarak dışardan müdale ile eğim olan taraftan destek yaparak bu durumun önüne geçmişler. 142 mt yükseklikteki kulede hala restorasyon çalışmaları devam etmekte.
Kule'nin çevresinde fotoğraf çeken ve çekilen insanları çoğunluğu beni şaşırttı. Bir de nedense elleriyle garip şeyler yapıyorlar. Sonradan anlaşıldı ki inanılmaz bir yardımseverlik için hepsi Pisa kulesini düzeltmeye taşıyorlarmış. Hatta buraya kadar gelip te bu şekilde fotoğraf çekilmezse bizi adamdan saymıyorlarmış. Bu konuda Dino'yu manken olarak kullandım. Ben ise kendimce farklı bir yorum getirmeye çalıştım ama yanlış odaklanma yüzünden istediğim sonucu alamadım ve gördüm ki herkesin aksine yıkıcı bir güç sergilemişim...



















Sırada Vaftizhane; 12yy. yapımı başlayan ve savaşlar sebebiyle 13yy. sonunda biten, 55mt yükseklikteki yapının 4 giriş kapısı bulunmakta. 2 katlı inşa edilen yapı oldukça sade olarak tasarlanmış. İçerde yüksek sesle konuşmak yasak. Ses yükseldiğinde görevli "sessizlik" şekilde oldukça yüksek sesle (!) uyarıda bulunuyor.




















Ve en son durak Katedral; 11yy. başlayan katedral 2yy gibi sürede bitiriliyor. Katedral'in tavanları da dahil olmak üzere içerde inanılmaz süslemeler var. Özellikle mermer işçiliği karşısında denebilecek hiçbir şey olamaz. 2 katlı ama sadece giriş katını gezmenize izin veriliyor.



















Şimdi havaaalanına gidiyoruz.
Uçaktan Toscana'ya bir bakış... Dino'dan bir el dokunuşu;
"Geleceğiz, sana söz..."
Peki...

2 yorum:

Punto dedi ki...

1986 yılında ben o eğik kuleyi düzeltmiştim. Hala eğri mi? Şaka!şaka!

etki alanı dedi ki...

Fotoğrafların canlılığı,beni oralarda gezdirdi sanki...Ne güzel bir gezi ,belgesel tadında..
Deniz bey Güliver gibi durmuş o kulenin yanında.:-))

Öpüyorum
TüTü