5 Kasım 2007 Pazartesi

Sanırım Siteye Yeni "Yazı" Yazdım...

İsterdim hergün yazı yazabilmek ama süreç içinde bu amacıma ulaşamadım. Yazı yazmadığım zaman hayatın beni beklemediğini ve devam ettiğini, unutmamak için küçük notlar almam gerektiği bilincinden yola çıkarak en sonunda gecenin bir vakti, herkesi uykuya göndererek yerimi aldım. Kahvemi hazırladım, müzik de tamam. Gerisi artık parmaklarımın ucunda;

Bir kot pantolunun cebinde geldiler. Aslında tektiler, açınca üç parça oldular. Şu bir ay içinde yaşananları incelediğimde, ne zaman keyiflensem birşeyler ters gidiyor ve ne zaman canım sıkkınsa birşeyler olumlu gidip beni gülümsetiyor. Bu gelenlerin zamanlaması muhteşemdi. "Bıdı bıdı" şeklinde Tütü'ye birşeyler anlatıp, beni sakinleştirmesine izin vermediğim bir vakitte bana uzatıldı bu gelenler. Evirdim ve çevirdim. Açtım. İçinden inanılmaz güzel bir koku burnumu gıdıkladı. Resmen kıkırdadım ve keyiflendim. Ve içinden küçük ama içi kocaman olan, sıcacık notlar çıktı. Şimdi onlar benim birşeyler hayatımda ters gittiğinde avucumda sıkıca tuttuğum ve bana asıl sahiplenmemiz gereken duyguları gösteren, daima yanımda taşıdığım "Hatırlatma Notu" olarak adlandırdığım bir parçam. Peki yaratıcıları nerdeler; uzakta ama yanıbaşımda... Gelinciğim, Gretel'im (Hansel ile bağlantınızı pek merak ediyorum!) ve Süprizlerin kadını... Teşekkür için geç kalmadım umarım... Ellerinize sağlık...


İtiraf etmem gerekirse ziyaret aşaması ben de biraz korku ile karışık heyecan yarattı. Daha önce Berceste ile yaptığım konuşmalarda kendisinden biraz çekindiğimi de söylemiştim. Bahsettiğim kişi Tukkan'dan içeri girdiğinde elim ayağıma dolaştı. Bana sarıldı. Sıkıca kucakladı. Sevgili Suzi ve GeTe Merve ise biraz şaşkınlıkla sahneyi seyretti. Ve sonunda Punto Amca karşımızdaydı... Onunla tanışmak ve sohbet etmek; hayatımıza farklı bir pencere açılmasını ve bu açık pencereden inanılmaz anıların, sohbetlerin ve hoş gülücüklerin duyulmasını sağladı. Biz sohbetine doyamadık. Gitmesin istedik. Tekrar geleceğine söz verdi. Onun arkasından bakarken, bütün olumsuzlukluklara, çirkinliklere, haksızlıklara rağmen yüreği bozulmamış ve inançlarından vazgeçmemiş bir gazeteci ile tanışmanın ne kadar büyük bir şans olduğunu düşündüm... Punto Amca; her zaman bekliyoruz... Fotoğraf notu: Punto Amca'nın gözünden bizim dükkan...


Zaman sıralaması aslında biraz karışık oldu. Tom Jones'tan önce araya muffin ve baklavanın girmesi gerekiyor. Sevgili Arkadaşlar çok üzgünüm ama bir Kitchen Aid'im var. Kendisini alırken onla yapılabilecek yemeklerin olduğu bir adet yemek kitabı hediye ettiler. Teknik açıdan kendisi mevcut mikserlere göre farklılık gösterdiği için tariflerde ona göre değişiyor. O kitaptan yaptığım tarif en yakın zamanda yayında olacak. Farklı markalar ile ilgili sonuçlarda mutlaka sizinle paylaşılacak. Ben muffinlerle uğraşırken, benim Sevgili Güllüm gitmiş , baklava yapmış. Ben muffinlerimi yere göğe sığdıramazken, canım benim küçük bir borcam içinde " Ben de baklava yaptım" dedi. Benim gözler yerinden fırladı. Hemen tadına baktım ve muffinleri kimsenin hatırlamıyacağı, uzak bir köşeye kaldırdım. Yani olayın özü; muffin tarifinden sonra baklava tarifi geliyor.


Tom Jones'a gelmek o kadar kolay olmayacak sanırım. Çünkü araya "Yeşil Elma" girdi. Olur mu, olmaz mı derken oldu... Tütü'ye sürekli olarak "Benim ne işim var?" şeklinde söylenirken kendimi canlı yayında buldum. 48 saat uykusuz halde hem de... Saz ekibi ve ben şeklinde mutfağı birbirine kattık. Tamam dedim beni artık çağırmazlar diyordum ki sonraki cuma gene ordaydık. Bu sefer hem biz hem de Oktay Usta dağıttı. Kısacası her cuma mutfağı dağıtmak üzere ben ve saz ekibi Oktay Usta'ya misafirliğe gidiyoruz. Ben, bizden vazgeçsinler diye elimden geleni yapıyorum ama hala sonuca ulaşamadım... Hadi hayırlısı şeklindeyiz.

GeTe Merve'nin bir siparişi için 4 hatun kişi toplanmış. Komşular zaten "Nöbetçi Kurabiyeci" şeklinde tükkandan kafalarını uzatıyorlar. Masanın üzerinde süslenmeyi bekleyen 60 kadar kurabiye... Şimdi Tom Jones ve Royal Icing zamanı... The Ogretmen'in esprileri, Gete'nin soruları, Sezer Sezar'ın sukuneti ve Tütü'nün yorumları ile kahkahalarla gece vakti kurabiyeleri tamamladık. Sonlara doğru olayın akışına kendini kaptıran arkadaşlar büyük bir ciddiyette mermer masanın üzerini süslemeye başladılar. Gönül isterdiki masanın o bölümlerini kesip saklayalım ama mermer ile gönül aynı paralellikte düşünmüyorlarmış. O geceden bize kalan ise resimler oldu.


Şimdi tekrar "Yeşil Elma" olayına dönmek istiyorum. İlk canlı yayından tekrar tükkanımıza döndük. Hem keyifliyiz hem de heyecanlı. Sonra gözlerime inanamadım. Önümde bir pasta ve çevremde güzel ve bir o kadar da yürekleri kocaman olmuş insanlar. Bu insanlar sadece o gün değil meğerse ilerleyen günlerde de önemli işlere imzalar atacaklarmış da benim haberim yokmuş... Bir pasta ve bir yeşil elma... Çok güzeldi çok...

Şimdiye kadar yazdıklarımı okuduğumda hayatımızda aslında ne kadar büyük değişiklikler oluyor diye düşündüm. Bu değişikliklerin bazen içindeyiz, bazen dışında... Bazen yakalıyoruz, bazen de ellerimizin arasından kayıyor. Bazı değişiklikleri hiç yaşamak istemiyoruz. Şehitlerimizin haberi yüreğime düşmüştü. İçim çok acıdı. İtirafların sonu gelmez bu gece; erkek evladı sahip olduktan sonra farklı duyar farklı hisseder oldum bu haberler karşısında... Üzülüyordum, artık daha da üzülürüm oldum.Yaşadığım panik değildi. Oğlumun, benim kanımız feda olsun bu vatan için ama cesurca, göğüs güğüse çarpışırken... Haince bir pusuda olmasını yediremedim kendime... Allahtan tekrar rahmet dilemekten ve mekanları cennet olsun demekten başka ne diyebilirim, bilmiyorum...

Arada bir Ankara yolculuğu. Suzi'nin mesajı ve Tütü'nün telefondaki sesi... O haftasonu dökülemeyen gözyaşların bir kısmı vedalaştı benle... Sesini duymak istedim ama ulaşamadım. Ben de bir mesaj attım ona; "Can dostum, uzağım ama yanıbaşımdakim, sıcaklığım..." diye başlayan, "Güzel günler bizi bekler di mi Günebakan'ım?? Söyle onlara fazla uzakta durmasınlar ki hemen ulaşabilelim..." diye biten... Bundan 3 ay önce bu resmi senin için çekmiştim. Dino'nun şaşkın bakışları altında, çığlıklar içinde... Sonra çekindim, pek de beğenmedim açıkcası. Göndermedim sana. Gönlüm gönlüne olan borcu nasıl öder bilmiyorum... Sayende hafifledi hem de çok hafifledi...


Küçüğümün ile Güllüm yani anne-kız birer gün arayla doğdular. Açıkcası çocuklar olduktan sonra anneler olarak bizim doğumgünümüzün anlamı ve kutlanması konusunda çalışmalar eskisi kadar yoğun olmuyor. (Not: Dino'nun yaptığı organizasyonlar ve Memo'nun hediyeleri bu kapsama girmemektedir. Kendilerine okuduklarını tahmin ederek sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Değil mi Güllüm?) 31 Ekim Güllüm'ün doğumgünüydü. İyi ki seni tanımışım desem tanışma faslını anlatmak gerekecek. O kısmı geçiyorum. Ama hayatıma kattığın renk, keyif, zaman zaman huysuzluk ama karşılıklı, kısacası her dakikası için teşekkür ederim. Ve 01 Kasım Küçüğüm'ün doğumgünü. Haftaiçine denk geldiği için kendi aramızda ufak bir tören yaptık ve çok eğlendik. Özellikle Kerem, AyşeNaz ve Zeyneb'in pastaya gösterdiği ilgi çok sevimliydi. Peki ben yaptığım pastayı beğendim mi? Pek sayılmaz... Asıl curcuna Cumartesi gününe saklanmıştı. O zaman kalabalık bir kadro ile parti yapılacaktı. Menüyü belirledik. Ve geri sayım başladı.


Cuma günü "Yeşil Elma" dan hemen sonra tukkana dönüp, hummalı bir çalışma başladı. Küçüğümün doğumgünü için pasta, minik muffin ve tartoletler, resimli kurabiyeler... Gene bir ekip çalışması söz konusu oldu. Sezer Sezar, cuma akşamı geç saatlere kadar benimle beraber çalıştı. Ama asıl ekip cumartesi günü geldi. Şimdilik kısaca bir geçiş yapıp, asıl süprizi ayrı bir yazı olarak yazmak istiyorum. Cumartesi günü erken kalkıp Bebi'yi Dino'ya uykuda ve sağlam teslim edip yollara düştüm. Dikilitaş'ı şu aralar kazmakla meşguller, yeni baştan kaldırımlar yapılıyor. Yol daralmış durumda ve daralan yolda hala karşılıklı trafik akmakla meşgul... Karşıdan araç geliyor, ben de geliyorum. Benim arabanın yarısı geçti. Diğer yarısı geçmek istemedi. Hatta o sırada park halinde olan bir Renault marka araba ile canı tokuşmak istedi. Eee özlemişler birbirlerini... Arkadan bir ses geliyor. Aynadan baktım; benim arka tamponun olduğu kısım sokak ortasında. Durdum ve indim. Manzara güzel. Polisler geçmiş oldun dedi. Ben tamponun üstünde zıplarken hızla uzaklaştılar. Bu kısmı hala çözebilmiş değilim. Neyse şöförü bulduk, masraf 100ytl. Ne hoş... Ben önde, adam arkada benim kaporta ile gene düştük yollara. Tukkana geldik. Pazardaki abiler " Yenge , ne oldu?" sorularına karşılık, "arabanın tarzını pek beğenmiyordum. Bu değişiklik iyiy oldu" şeklinde cevap aldılar. Neyse vurulan abiyi gönderdik, tamponlu bölgeyi komşu dukkana koyduk ve işe koyulduk. The Ogretmen gelmiş, ders var. Vildan geçerken uğramış, Tütü'nün ablasıyla işi olduğu için geç gelecek. Valla durum iyi gibi... Pastaları ganajlayacağız, tartoletlere krema yapacağız, süslemeler yapılacak ve ben sonra yollara düşeceğim. Ayşem'in iç sesi: "Yetişir, değil mi? Yetişir... Aaaa kapıda Yelda var. Ne güzel yedek kuvvet geldi. Geldi de benim burda olduğumu nerden biliyor? Işıl bana bağırıyor, niye gelemez mi diye ama bu işte bir gariplik var. Neyse amannn boşver. O şimdi bana bir pastacı kreması yapar, süper olur." İç ses bunları söylerken Yelda ile aramızda gelişen monolog (!)


- Yelda, sen benim burda olduğumu nerden biliyordun?


- .........


- Kızım, tavana bakmasana, söyle nerden biliyordun?


- ........


- Ay bakma öyle, tamam vazgeçtim. Ben çöpe gidiyorum...

- .......


İşte bu kısmı ve sonrasında yaşananları bir sonraki yazı için saklıyorum...


Sonuçta Sezer; pişirmede ve kesmede, Işıl ve Vildan; modellemelerde, Yelda; tartoletlerde, Burcu; resimli kurabiyelerde, Berna; hızır gibi yetişen beyaz çikolatası ile tam bir ekip çalışması sergilediler. Onlar sayesinde herşey dörtdörtlüktü. Çok teşekkür ederim şekerlerim sizlere... Ve biz 2'de partide olmamız gerekirken saat 3 civarı köprü yollarında şarkılar söylerek, kucağımızda pasta gidiyorduk. Kazasız ve belasız ulaştık. Hemen mutfakta pastayı tamamladık. Kutlamaya hazırdık artık. Mumlar, çığlıklar, kahkahalar... Bizlerinde çocuk olduğu dakikalar ve alkışlar... Çok güzel geçen bir doğumgünü partisiydi. Herkesin ellerine sağlık diyelim ve sevgilerimizi gönderelim...



Küçüğüm; yaşadığın her günün bir önceki günden daha güzel geçmesini ve her zaman o güzel gülücüklerinle hayatı yaşamanı dilerim. Daha nice nice mutlu yıllara, hep beraber...


Güllüm ve Memo; Güzel bir iş yapmışsınız. Takdirlerimi kazandınız. Başarılarınızın devamını dilerim...





Sizce bu hareketli günler devam eder mi?...

Bence eder ama siz olmadan mümkün değil...



Not: Evet, The Ogretmen dediğin gibi bana ders oldu. Bir daha arayı bu kadar uzun tutmayacağım...

26 yorum:

Adsız dedi ki...

Ooooooooooooh şöyle doya doya okumak ne güzelmiş.Uzun uzun bayıldım valla....Lütfen cumartesi tükkandaki aktiviteyi ve hissettiklerinide hemen eklermisin....Meraktan çatlıyoruuum(sanki orda dilmişim gibi)...

munevver dedi ki...

Dokuz ayın çarşambası bir cumartesiye sığdı mı? Sığdı. Senin yürek çarpıntını tahmin edebiliyordum o gün. ( Nasıl yetişecek bu işler, şeklinde) (Metrekare başına 2 kişi tükkanda))

Sonuçta, sana çok geçmiş olsun. Miniğin ve annesinin döğum günleri kutlu olsun.

Şimdi trene binmek üzere evden çıkıyorum. 3 gün sonra görüşmek üzere.

Ha, yazılarını özlemişiz, biliyorum hiç zaman yok; ama, arada yazsan azıcık.

Ben de seni seviyorum.

Nane Limon

lezzetlilerim dedi ki...

Sevgili Ayşem yazını hiç sıkılmadan zevkle okudum. Ekrandada bayılarak izledim. Ekrana çok yakışıyorsun. İnşaallh hep böyle devam edersin. Gülen yüzün hiç mi hiç solmasın. Allah oğluşunla ve eşinle bir ömür boyu mutluluk, sağlık, huzur versin. Sevgiler

pecete dedi ki...

Suzi; sen iste ben sana uzun uzun yazarım. Fotolar gelsin, o yazıda yolda...

Annem annem; ben böyle çarşambalara kurban olurum. Hele o çarşambaları ayarlayanlara ayrıca kurban olurum. Hatta kurban ola ola sevgilerimi sunarım... Not: Dağıldım. Sizi bekliyoruz. Sağlam gidip sağlam dönün...

Lezzetlim; güzel dileklerin kat be kat çoğalarak sana dönsün...

Adsız dedi ki...

Bu arada,Oktay ustayla olan fotoğrafını büyütüp baktım.Süper bir an yakalanmış,bence siz güzel bir ikili oldunuz:P

Selen dedi ki...

Ohh beeee, sonunda detayları aldık. Bayıldım ben bu yazıya. En kısa zamanda gelecek olan yazıyı da bekliyorum.
Çok keyifli bir Cumartesi'nin ardından seni kocaman ve 1500 kez öpüyorum Ayşemiko :)
Hepimiz seni çoooook seviyoruuuuuuzzz...

Adsız dedi ki...

Okurken yoruldum ve yazıcam yazıyorum diye ertelemelerini şimdi çok iyi anladım..
Tatlı telaşların hiç bitmesin , buncağız koşuşturmacaların arasında kolaylıklar ve huzur senin olsun

Devletsah dedi ki...

Hayat sürprizlerle dolu... İyi ya da kötü. Ne güzel sana hep iyiler rastlıyor... Hep öyle devam etsin..

Şimdi bu kurabiye ağacının fotoğrafını ne zaman göreceğiz??? Merak ediyorum. Yoksa ansızın kapında bitebilirim :)

hanimiş dedi ki...

Şimdiii.. Nerden başlasam şaşırdım birden. Birşeyler yazmak istiyorum bu yazının altına.. Ama bu yazılanların çoğunda bizzat bulunmuş biri olarak önce şaşırdım yahu meğer neler neler olmuş son birkaç hafta içinde diye. Akabinde okuyan diğer kişiler için endişe duydum bu yazının tamamını okuyup bitirdiyseler kafaları biraz ambole olmuş olabilir diye. Son olarak da kıskandım. Senin gözünden kaçmış olduğunu sandığım birkaç detayı da ben yazacağım ileriki günlerde (umarım). Vee cumartesi.. Eğer daha önce yaptığın gibi katılımcıların isimlerini tek tek yazmaya kalkarsan, bu yazıdan da uzun bir yazı olacak. O yüzden en yakın zamanda kahveli müzikli bir gece daha düzenle kendin için ve bol fotoğraflı yaz şu kurabiye etkinliğini de..

Batu'nun kuzeni benim de yiğenim sayılır mı? Sayılsın ne olur.. İyi ki doğmuşsun güzel yiğenim. Nice mutlu, sağlıklı, huzurlu senelere.. Ailenle ve sevdiklerinle..

Punto dedi ki...

Güzel sözlerim için teşekkür ederim Sevgili Ayşem. Sevginin olduğu her yerde varım. Mutlaka uğrayacağım dükkana.( tükkan kelimesi bir şifre mi? Sevgili Münevver de kullanmış).
Uzaktan geleceğim için sizleri bulacağım bir zaman dilimi olmalı.

Aslında ben de sıkışık zamanlarınızda size elimden geldiğince yardım edebilirim.Mutlu da olurum yardım edebilirsem.

Kayınvalidem Oktay Ustayı çok sever. Cuma günü seslenince senin de orada olduğunu gördüm. Çok konuşan hanımın programına göre burada daha ön planda olmana sevindim.

Kaza için de üzüldüm. Geçmiş olsun.

Müge Hüner dedi ki...

Sarı şekerim, biricikim.
Ne güzel yazmışsın uzun uzun, bir daha hep böyle yap olurmu, ya arayı açma yada böyle yazki bilelim naptın nettin:) Yazını bir solukta okudum, bir kez daha ne kadar kocaman bir yüreği var bu kızın dedim, içine sevdiklerini alıyor alıyor dolmuyor hep yer var onu sevenler için bir köşede.
Bende o köşelerden birindeyim ne mutlu bana.. Kovsanda gitmem ben o köşeden, seninle buluşmak için bahaneler hiç bitmesin inşallah yaşadığım sürece.
Çok öperim.

Cakil's Mom! dedi ki...

Ayşem'cim, ben okurken yoruldum öncelikle sana helal olsun. sonralıkla ben niye hiç yakalayamıyorum senin tv şovlarını ona bozuldum.
cumartesi şenliğinizi de gülümseyerek okudum, fotoları heyecanla bekliyorum
cumartesi günü bizim evdeki şenlik de desteğinle güzel geçti, tekrar teşekkürlerimi sunarım canım

Behiye dedi ki...

Sevgili Ayşem, bu kadar yoğun program içinde Eren bebeğimize yaptığın kurabiyeler için sana ve emeği geçen herkese teşekkür ederim. Çok çok beğenilmiş, ellerinize sağlık. Münevver abla ile konuşma fırsatı buldum ama kendisine de yardımı için tekrar teşekkür ediyorum. Umarım dükkana da uğrayıp, tanışma fırsatı bulabilirim bir gün. Sevgiler .

gülriz dedi ki...

Canım Ayşemim, her yere yetişen tatlı meleğim, okurken döndü başım. Bizim de baskınlarımız hiç normal zamanda olmuyor ki... Nasıl telaş etmişsindir o gün kimbilir, bilemedik ki tüm ayakların bir pabuca girdiği gün olduğunu... Yine de güzeldi be Ayşemim, çok güzeldi... Küçüğün 2 olarak, küçüğünün ve aneciğinin doğum günlerini kutlarım; nice güzel günler görsünler.

Not: Söylemeyeyim dedim ama dayanamadım, sizin ailenin çocuklarında başka birşey var be canım, bambaşka birşey... İnsanın yapışası geliyor o kuzuların yanaklarına, zaten Batumu özledim...

Adsız dedi ki...

Merhabalar,sizi uzun zamandır takip ediyorum yaptıklarınızı çok beğeniyorum hatta şekerleme tarifinizi denedim ben pudra şekerini fazla kaçırmasaydım çok daha güzel olacaktı:)Derya Baykal'ın programına katılmıştınız tesadüfen sizi seyredebildim neden önceden yazmıyorsunuz bizde seyredelim...SEVGİYLE....:)
HAFİZE

Hülya dedi ki...

Ben senin günebakan tarlaları önünden geçerken beni hatırlayan yüreğini,günebakanlar gibi saçlarını,insan yanını sevdim...
Hep yolun da günebakanlar olsun.Olgun ve mağrur....
Acıların da,bizi biz yapan öyle güçlü yanları var ki.Sakın hor görme onları.Elbet insana dair anlatacakları birşeyleri vardır.Sahiplen ki,seni yormasınlar...

NiNo dedi ki...

canim neler olmus bole dogum gunu olanlara nicem utlu yillar yasadiklarin super seyler sevilmek guzel sey sen bunu hakediyosun bencede :) harika goruntuler var keske bende oralarda olabilseydim cok ozendimmmmmmmmmmm MASALALHHHH

pastacik sezer dedi ki...

ayyy ne desem!!!
okurken başım döndü ama yaparken dönmüyordu.neden böyle oldum ben.Yanında olmak ve o koşturmanın içinde olmak bana iyi geliyor,ama esas bana iyi gelen sensin.Bu arada bende Işıl ile aynı fikirdeyim kurabiye gecesiyle ilgili ayrı yazı bekliyoruz.
o minik sarı şekerin yanaklarını benim için ısırrrr

Adsız dedi ki...

aysem cım, benım sarısekercım... oncelıkle gecmıs olsun demek ıstıyorum.. daha sonra da kucucuğun ve gullu nun doğum gunlerını kutlarım.. umarım hersey ama hersey ıstedığın gıbı olsun.. hayatın hep boyle hos yoğunluklarla gecsın.. tutu yu ve senı cok ozledımmmm...

sevgıler
fıdan

Burcu Özdoğan dedi ki...

Ayşem Hanım merhabalar,
ne güzel dostluklar kurmuşsunuz ne güzel muhabbetler olmuş bake shop ta ve ne güzel başarılara adım atıyorsunuz..gerçekten tebrik ederim.Yazılarınızı devamlı takip ediyorum sanki hepinizi gerçekten tanır gibiyim..
doğğma büyüme beşiktaşlı olarak bake shop un önünden devamlı geçiyorum ama birtürlü içeriye girmedim:) inşallah en kısa zamanda sizi ziyarete gelip birbirinden güzel cicilerinize bakmak istiyorum:)
sevgiler

Ferhanca dedi ki...

Her iki programıda tesadüf eseri izledim.Çünkü, bu aralar takip edemiyorum fırsat olursa izliyorum.
Ayşem ,bıcır bıcır ,enerjik,matrak hoş bir hanım hep böyle kal inşallah.
Her zaman tv de görmek isteriz .(blogcular adına)artislik çok yakışıyor.)))
sevgiler..oğluşunu öp benim için..

Esra (Acemi Şef- Dikiş Keyfi) dedi ki...

Ayşem beynim dışarı sarktı hızına yetişmeye çalışırken. Vitamin takviyesi yap kendine canımcım. Şöyle koca bir bardak olanından.
Geçen cuma denk geldim Oktay Ustayla macerana, müthiş bir ikilisiniz, yalnız Oktay Usta çenesiyle ezer gibi görünse de sendeki potansiyeli görünce yutuverir küçük dilini diyorum. E tabii zamanla :) Sen devam et cumalara ;)
Bu arada giden tampon olsun, cana gelecek mala gelsin canım, üzülme. Bebiyi ve seni öpüyorum, kendine dikkat et, kıyafetlerinin iç yerlerinden birine nazarlık tak ;)

daimamutfak dedi ki...

Nasıl güzel bir yazı, nasıl etkilendim anlatamam.
Oktay Usta programına çıkmışsınız çok sevindim çok..Başarılar dilerim.YIlmadan , sabırla devammmm.
Herşey çok güzel çok..
Çok sevindim adınıza..
Ah bir istanbula gitsem, tütücüğümede yazdım.Tükkana mutlak geleceğim..Hele kurabiye agacını mutlak görecegim.Tütümün sözü var bana. Kurabiyemi yaptıracakmı? yapacakmı elleriyle anlamadım ama çok sevindirdi beni.Duygulandırdıda..Sevgiler selamlar hepinize .
Güzel kızlar kendinize iyi bakın ki sizler buradan zevkle iştahla okuyarak izleyeyim..

Bizim Evin Mutfağı-Aysel dedi ki...

Merhabalar
Yaptıklarınızı bloğunuzdan keyifle takip ederken bugün biraz rahatsız olduğum için işe gidememiştim. Ama iyi de olmuş gitmediğim. Yeşil Elma'da sizi izleme şansına sahip oldum. Bu ne hızdı siz orda cheesecake, modelleme hamuru, bilimum güzel tadları hazırlarken inanın benim başım döndü.
Başarılarınızın devamını diliyorum. Sevgiyle güzel günlere...

meleginmarifetleri dedi ki...

SELAM AYŞEM SENİ OKTAY USTADA İZLEMEKTEN ZEV ALIYORUM ÇOK GÜZEL ÇALIŞMALAR YAPIYORSUN SEN VE SAZ EKİBİNE BAŞARILARININ VE PROGRAMIN DEVAMINI DİLİYORUM.
BU HAFTA ŞU SÖYLEDİĞİN GİNGO AĞACI ÖZÜMÜYDÜ NEYDİ ONU NEREDEN BULBİLİRİM ACABA BANA YAZABİLİRMİSİN TABİKİ FIRSATIN OLURSA NASILDA KOŞTURMACA GEÇİYOR GÜNLERİN YAZMIŞSIN AMA Bİ ARA YAZARSAN SEVİNİRİM CANIM BUNDAN SONRA SENİ TAKİP EDECEĞİM BLOGUNU BULDUM ARTIK SEVGİLERİMLE MELEK HOŞÇAKAL

angel dedi ki...

merhablar,blogunzu tesadufen buldum ve ınanaılmaz zevk aldım gezerken okurken.çok guzel dıle getirmişsın hıslerını.sızı arkadaş lısteme eklemek ısterım ıznınzle.sevgıyle kalın...