28 Haziran 2007 Perşembe

Bir Doğumgünü Kutlaması...

İki doğumgünü kutlandı mı yoksa herşey kocaman bir rüya mıydı gerçekten bilmiyorum. Sadece, bir hafta boyunca evin içinde ordan oraya “Speedy Gonzales” havasında sekerek ve aynı zamanda uçarak yaptığımız aile boyu koşturmaları hatırlıyorum. İsterseniz en başından alalım olayları;
13 haziran 2007 Dino’nun doğumgünü ile başladı herşey. Neler olduğunu anlatmayacağım; o geceden aklımda kalan tek şey Dino’nun; “Sen de 35’ine basacaksın Ağustos’ta!!!” lafı oldu. Bu sözlerin hemen akabininde kendisini Kore’ye uğurladık ve Marmaris’ten gelen Anne, Baba ve Köpek olan Goldy’e “Hoşgeldiniz” dedik. Dedik diyorum çünkü sebebini anlamadığım bir şekilde bu aralar Bebi ile kanki(!) şeklinde geziyoruz. Allah ayırmasın duaları ile dip dibeyiz...
Goldy ile birbirlerini biraz kokladıktan sonra farklı cinsler olduklarına karar veren bizimki anneanne ve dedeye bir koşu koşuverdi demek isterdim amma velakin sürünerek kucaklarına gitti. Onlar aşk yaşarken ben bir taraftan 19’unda olan fakat Dino’nun olmamasından dolayı 23’üne sarkan doğumgünü menüsünü oluşturmaya çalışıyordum. Hemen itiraf ediyorum ilk doğumgünü organizasyonu öyle yabana atılacak cinsten değilmiş. Ne yapmalı diye ciddi ciddi kafa patlatılıyor ve bulunan hiçbirşeyden memnun kalınmıyor ve nedense 250 kişilik düğün organizasyonu gibi yemek menüsü çıkarılıyor. Neyse ki Güllü, Tütü ve taa uzaklardan Bay Dino tempolu bir şekilde “Sakin , sakin, sakin...” sesleri eşliğinde menüyü oluşturduk annemle. Bu arada pasta konusunda sevgili Esra’dan yardım alıyordum ki aramızdaki iletişim kopukluğu oldu. O kopukluk içinde ben Esra’ya ulaşmaya çalışırken Tütü bir öneri getirdi. Bir resim gösterdi; “Neden bu şekilde yapmıyorsun?” dedi. O anda beynimde gri hücreler horon tepti diyebilirim. Herşey yerine oturdu. Perşembe günüden hazırlıklara başladık. Tatlılar ve tuzlular... Cuma günü tam bir felaketti.Süt kremam 3 defa kesildi. The Öğretmen'den (Aslında oldukça tanıdık bir isim ama yeni karakter tadında lanse edilecek kendileri) alınan tavsiye uygulamaya konuldu ve başarılı olundu. Bu arada o kremanın neden kesildiğini de Sevgili Burcu’dan öğrendim. Kekler bir kabardı, bir indi. Bu kararsızlığın sebebini bilemedim, bilemiyorum ve bilemiyeceğim... Kendileri bilir şeklinde olaya yaklaştığımda istediğim standartta kekler elde etmeyi başardım. Krema ile buluştular ve buzdolabında ertesi güne süslenmek üzere sıralarını beklediler. Bu arada minik, pişmeyen cheesecake’ler yapıldı. Akşam pastanın süslemeleri tamamlandı. Ve Cumartesi;
Sabahtan itibaren evde yoğun bir tempo vardı. Bu arada Sevgili Saniş Anne de bu gruba katıldı. Bebi tam anlamıyla çoşmuştu. Ev kalabalık,gürültülü ve bir de köpek. Daha ne isteyebilir ki?!!! Baba mutfakta su böreklerini küçük parçalar halinde bölerken Kore’den dönmüş olan Dino bu seferde alışverişe giderek çok ülvi bir göreve imza attı. İşin ilginç tarafı bütün bu hazırlıklar sırasında Goldy salonun ortasında resimdeki şekilde uyudu. Masamız hazırdı. Sırada fotoğraf aşaması vardı. Açıkçası ben çekmeyi sevdiğim için benim Bebi ile ilgili çok az resmim vardır. Bu sefer azmettim, makinayı Ağabey’e vererek bu kör talihi yenecek ve oğlumla aynı karede yer alabilecektim. Peki Bebi bunu istiyor muydu??? Hayır, o meme istiyordu. Doğru odaya gittik ve odadan uzunca bir süre çıkamadık. Herhalde tamam dedik ve salona geldik. Aradan 15 dakika geçti geçmedi 2. Meme krizi... Ben bunu daha önce yaşamıştım şeklinde gene odanın yolunu tuttuk. Şimdi merak edenler açıklıyorum; O ODADA NELER OLUYOR: Efendim Bebi o odanın kapısından girince hali ve tavrı değişiyor, yarım yamalak meme emiliyor ve benle boğuşmak istiyor. Bu aşamalar atladıktan sonra anlaşılıyor ki kendisinin uykusu gelmiş ama uykuya geçemediği için böyle yapıyormuş. Anne de salak yaaa; 2 saatlik öğlen uykusunun oğluna yeteceğine karar vermiiiişşşş. Oysa bizim ufaklık daha uyumak istermiiişşş... Ve adam uyudu, hem de fosur fosur...
Belli bir süre sonra gece uykusu ile birbirine karışmasın diye uyandırmak üzere şimdilik yanından ayrılarak mutfağın yolunu tuttum. Doğumgünü pastamızı hazırlamanın zamanı gelmişti. Pastalar buzdolabından çıkarıldı. Standına yerleştirilir. Süsleri eklendi, mumlar tamamlandı. Ve salona taşındı. Biraz yüzlerde şaşkınlık ifadesi vardı ama bir süre sonra o şaşkınlığın yerini gülümseme ve “Aaa çok güzel olmuş!!” cümleleri alınca inanılmaz mutlu oldum. Günün kahramanı ise hafif uykulu halde bu sevince ortak oldu. Bu arada benim Küçüğüm ise mutlu mutlu “İyi ki doğdun Batuyan!” şeklinde çığlıklar atıyordu. İşte bu sahne yüzünden hayatı o anda dondurmak ve sonsuza kadar o anda yaşamak isterdim. O sırada duyduğunuz ve hissettiğiniz tek şey sevgi, başka hiçbir duygu yok. Sadece sevgiyi, hem de o kadar güçlü ve saf bir sevgiyi vucudunuzun her hücresi,ruhunuz ve benliğiniz hissediyorsunuz ki... Mumlar üfledi ve herkes birer tane istediği yerden istediği şekilde olanı tabağına aldı. Kesme derdi olmadan, “Aman, bana ince dilim... Ben sade alayım...” vb. cümlelerini duymadan, bıçak ve bıçak stresi yaşamadan da olayı çözmüştük. Teşekkürler Tütü...
İlerleyen saatlerde o yoğun temponun sonucu olarak karnımız tok bir şekilde Bebi’de dahil olmak üzere hepimiz bir köşeye yığıldık.Bu arada hazırlamış olduğumuz ufak "Hatıra Kubişleri", Bebi'nin minik ellerinde sahiplerine ulaştırıldı. Açıkcası aslında keyifli ve sakin bir doğumgünü yaşandı. Gün bitiminde hepimiz gülümsüyorduk...

Bebi'den Mektup;

Şekerlerim,
Bu seferlik sizden ayrı yapmak durumunda kaldık. Ben zaten bu durumu protesto ederek annemin memesine habire saldırdım. 2. yaş günümde gene aynı durum yaşanırsa evden kaçıp sizin yanınıza geleceğim. Gerisini artık annem düşünsün. Siz olmadan doğumgünü olmazzzz ve kutlanmazzzz!!!

Sizi çok, çok ama pek çok öpüyorum...





Devamını okuyun...(Read more...)>>

25 Haziran 2007 Pazartesi

Doğumgünü Mü? Nasıl? Nerde? Ben Kimim?!!!

Bir koşturmaca, bir faaliyet; akıllara durgunluk vere... Dino ve Bebi'nin doğumgünü birarada ve ayrı ayrı kutlandı. Anlam açısından karışık ve mantıksız amma velakin açıklaması yapılınca anlaşılacak bir durum mevcuttur. Bu ana kadar yazdıklarımı da anlayan beri gelsin diyorum...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

10 Haziran 2007 Pazar

Bake Shop Beşiktaş

Sizlere böyle dıdık dıdık bilgi vermekten hiç haz almadım ama hep bir aksilik çıkar da size yüzüm olmaz korkusu ile bu durumlar yaşandı.Yaklaşık 2,5 aylık bir çalışmanın neticesi en sonunda kapılarımızı açtık. Bir dolu eksiklerimiz var fakat biz buna ömür boyu sürecek bir evlilik gözü ile baktığımız için, evlenirken de eksiklikleri olur dedik ve yolumuza devam ettik. Biz diyorum çünkü ilk zamanlar ile şu an arasında biraz farklılıklar var. Geçmiş ayrıntıların içinde kaybolmadan neler oldu ve olacak, şimdi onları konuşalım birazcık;

"Bake Shop", pasta, kurabiye, kek, v.b. ürünlerle ilgili ihtiyaç duyulacak ekipmanlarının ve bilgi paylaşımlarının, hoş sohbetlerin ve havada gülücüklerin uçuşacağı bir yer. Diğer taraftan da marka olma yolunda ilerleyen "Bake Shop" , Türkiye'de bu konu ile ilgili dükkanlar zinciri olmayı planlıyor. İlkini bildiğiniz gibi Burcu (Gelincik) Kızıltoprak'ta açtı. İkinci şu anda Beşiktaş'ta hizmete girmiş bulunmaktadır. Neyse konuyu dağıtmadan devam ediyorum. "Bake Shop" ta başımıza ve başınıza neler mi gelecek? İşte buyrun;

*Uygun fiyatlı ve ihtiyacınızı duyduğunuz ürünler
*Kitaplar
*Pasta, kurabiye, v.b. ilgili dekorasyon seminerleri
*"Bake Shop" Klüp ve aktiviteleri
*Ürünlerin ile ilgili internet üzerinde ayrıntılı bilgiler,
*Kampanyalar...
Bu arada dükkan'da başka bir "Bake Shop Kadını" daha var: Tütü... Çok sıcakkanlı ve inanılmaz birisi. Nedense bu aralar en sık kullandığı sözcük: " Aferin bu kadınlara, neler de yaparlarmış? " Yani çok feci hale bizden biri...

Amacımız kapımızdan giren herkesin bu dükkandan mutlu ve kazançlı olarak ayrılması. Eğitimlerimizi iyi tanıdığınıza ve bildiğinize inandığım Hanimiş - Işıl verecek. Şimdiden ikimizde çok heyecanlıyız. Neler yapabiliriz, en güzele nasıl ulaşırız şeklinde yoğun bir telefon trafiği içindeyiz. Ve eminim sizinle de , içinizdeki o patlamaya hazır enerji ile ortak işler yapacağız... Bunu biliyorum ve çok mutlu oluyorum... Sizden gelecek fikirleri de bekliyoruz. İlerleyen zamanlarda yapacağımız laylay lom şekildeki açılışa mutlaka davetli olduğuzu da belirtmeden geçemiyeceğim. Aslında baktığınızda "Bake Shop" sizin dukkanınız. Hadi, sizi de "Bake Shop Kadını" yapalım...

Güzel günler bizi bekler..

Adres: Muradiye dere mah. 15/A Beşiktaş

Tel:0212- 327 49 31











Bebi'den Not:






















Devamını okuyun...(Read more...)>>

8 Haziran 2007 Cuma

Şimdi...

Aslında onun bir ismi vardı ama o yazının üstüne artık onun ismi " Aynur, Hülya, Özlem, Meltem, Münevver, Burcu, Esra , Sanem, Dilek, Lale, Pınar, Elif, Suzan, Esra (Ç.A.), Tuba ve dahası..." Hepsini aldı yanına ve ilk adımlarını attı. Ağladı, kızdı, vazgeçti, geri döndü... Tamamdı artık, hazırdı... Gelin gibi süsledi, istedi ki beyaz olsun, tertemiz. Yeni başlangıçlar ve ilk adımlar... Oğlu ona bir süpriz yaptı ve o gün o da ilk adımını attı. Çok mutlu çokkk...

Çayı koydu, şimdi dukkanda sizi bekliyor... Hani belki uğramak istersiniz... Dukkanın hikayesi ve ayrıntıları birazcık sonra...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

Yeni Adımlar...

Bu akşam ilk adımların yeni resimleri var...
Ve hikayenin devamı...
Sonun başlangıçı...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

7 Haziran 2007 Perşembe

Tarçınlı Çörekler

Malum dönemi arkamızda herhangi bir enkaz bırakmadan atlattığımızı anons etmekten büyük bir mutluluk duyarım. Mesajlarınızdan o kıskandığım kadınlardan olmadığınızı öğrenmiş bulunmaktayım ve nedense bu durum bana hoş bir haz verdiğini itiraf etmeliyim... Hani yalnız değilim durumları... Allah ne muradınız ve ne kısmetiniz ve hatta ne istediğiniz varsa versin...

Tarçınlı Çörekler


















12-14 adet rulo
Hazırlanma süresi: 27-28 saat
Pişme süresi: 30-35 dk
Servis süresi: 15 dk
Gerekli malzemeler:

Mayalı Hamur için

  • 60ml sıcak su (Parmağınızın dayanacağı sıcaklık.)
  • 1 paket kuru maya
  • 75gr tozşeker
  • 180ml süt
  • 55gr margarin
  • 3 yumurta sarısı
  • 4gr portakal kabuğu
  • 1 çay kaşığı tuz (Tepeleme)
  • 450gr un (elenmiş)

Çörek İç Malzemesi

  • 100gr kahverengi tozşeker
  • 4gr tarçın
  • 55gr margarin (Eritilmiş ve soğutulmuş.)

Çörek Sosu

  • 150gr kahverengi tozşeker
  • 55gr margarin
  • 4 tatlı kaşığı bal
  • 168gr ceviz

Sıcak su, maya ve 1 çorba kaşığı tozşeker bir kapta iyice eriyinceye kadar karıştırılır. Süt,yağ, kalan şeker, yumurta sarısı, portakal kabuğu, tuz ve 350gr un eklenerek hamur kıvamına gelinceye kadar yoğurulur. En son kalan unda ilave edilerek 1-2 saat dinlenmeye alınır. Dinlenme süresi sonunda hamur kendisinin 2 katına çıkacaktır. Başka bir kapta tarçın ve kahverengi tozşeker karşıtırılır. Hamur dikdörtgen olarak açılır ve üzerine daha önceden eritilmiş margarin fırça yardımı ile sürülür. Daha sonra hazırlanmış olan tarçın ve şeker karışımı hamurun üstüne eşit olarak yayılır. Ve sıkıca rulo halinde sarılır. Bu şekilde hamur bekletilirken, diğer tarafta ocak üstünde ısıya dayanıklı bir kapta ve hafif ateşte margarin, şeker ve bal kaynatmadan eritilir. Ocaktan alındıktan sonra derin bir kaba kıyılmış ceviz ve hazırlanmış sos dökülür. Rulo halindeki tarçınlı çörekler 2 parmak kalınlığında kesilerek yan şekilde bu kabın içine aralarında boşluk kalacak şekilde dizilir. Üstü kapatılarak buzdolabında 24 saat bekletilir. Süre sonunda oda sıcaklığında 2-2,5 saat bekletilen hamur, soslu yüzleri üste gelecek şekilde başka bir kaba aktarılarak,190 derecede ön ısıtma yapılmış fırında fansız olarak 30-35 dk pişirilir. Süre sonunda ılık olarak servis yapılır. Afiyet olsun...





Peçete'den Notlar:

  1. Sağ resimdeki sosun üstünden dökülüyormuş gibi olması bekledim ama daha çok beklermişim. Çünkü sos pişti. (!) Nasıl olduğunu anlamadım ama bir gece bekletince sosun büyük kısmını hamur çekmişti.
  2. Evde ceviz yoktu, fındık kullandım. Mazeretim vardı...
  3. Birisi, isim vermiyeceğim " Aaaa bu cevizli lokum..." dedi. Ben de kendisine saygılarımı sundum.
  4. Biraz zahmetli. Lezzeti buna değer mi? Kesinlikle...
  5. Üzeri için Labne peyniri ile bir sos hazırlayıp piştikten sonra yanında servis yapabilirsiniz.
  6. Mayalı hamuru bekleteceğiniz kabın içini hafif zeytin yağı ile yağlarsanız hamur çok kolay bir şekilde kaptan ayrılır.
  7. Hamur mayalandığında süngerimsi bir yapıya sahip olcaktır. Parmağınızla bastırdığınızda izi çıkacak ve yavaş yavaş eski halini alacaktır.
  8. Hanımlar; son iki notu doğru yazdım mı?..










Devamını okuyun...(Read more...)>>