Bake Shop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bake Shop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Durum: Bölüm 2. Döndüm, Devrettim, Bitti...

Bu yazıyı bir çok kere yazdım. Gerek aklımdan gerekse kağıtlara... Yaşananlardan bahsettim. Sonra sildim. Belki de en kısa olan en güzelidir dedim. Her anında yanımızda oldunuz, süprizlerinizle sevindirdiniz. Teşekkür ederiz. Sanırım bir de "Sürç-i lisan ettiysek affola" demek lazım...
İC, Nurdan, Deniz, Adnan Abi, Nihal Hoca, Tütü, Sezer,
Dilek, Burcu, Işıl...
Zinnur,Münevver Anne, Gülriz, Müge Huner, Adaş Huner, Selen, Çalışan anne Esra, Ajan Yasemin, Yasemin, Nesli, Tijen, Eda Suner, Fidan, Esra Kars, Günebakan Hülya, Lale, Ulviye, Berna, Burcu, Ufuk, Hilal, Zuhal, Karamela Birsen, Pasta cafe Özlem, Pastacı Kız Özlem, Yelda, Burçin, Miss Çilek İpek, Devletşah, PastaLila, Klubem Pınar, Punto Akın Amca, Selservis Selda, Figen, Ebru, Damaktadı Gül, Yunkabu, Kuzey Bebek Aynur, Aklımdakiler Filiz, Biyo, Çakıl Ayşe, Fidaneli, Esra, Oyosh, Figen, Burçi, Nuket, Rapu, Berrak, Halit, Demet, Tarçın, Merve, Zerrin, Feride, Gönül, Aylin,, Didem, Zümrüt, Suzi, Nazan, Lama, Ferhanca Ferhan, ...
Ankara Bake Shop Hafize, İzmir Bake Shop Bahar,...
Celal Usta, Fevzi Usta ve Haluk Bey,...
Derya Baykal ve tüm ekibine...
Oktay Usta, Filiz, Anne Filiz, Gülsüm, Gülşah, Büyük Murat, Küçük Murat, Sesçi Ali, Yönetmenim, Ablam ve Tüm Yeşil Elma Ekibi...
Elimden geldiği kadar isimleri unutmadan yazmaya çalıştım. Bütün öğrencilerimize, kapımızdan güleryüzle giren ve bizi mutlu eden, keyiflendiren herkese teşekür ederim.
Benim kanatlarımı takma vaktim geldi... Kanatlar nereye mi götürecek?
Kimbilir?...








Devamını okuyun...(Read more...)>>

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Durum... Bölüm 1:

Kendime gıcığım hem de feci halde... Sevmiyorum bir, iki aydır kendimi. Kapatıyorum şalterleri. Hayatımda yaşanan heyecanları paylaşmıyorum bile... Dışarı çıkmak istemiyorum. Herşey karar aşamasında. Deveyi gütmek meselesi. Gütmeyi beceremedim. Kendimi başarısız olarak tanımlıyorum. Dışardan bakıldığında herşey o kadar farklı ki... Herşey yolunda... Değil, HİÇBİRŞEY YOLUNDA DEĞİL. Kendime bir nokta bulmaya çalışırken hep virgüller çıkıyor karşıma. Ben de gittim. Annemlerin yanına kaçtım, resmen kaçtım. Kaçış planlarında Dino ve Bebi var. İtiraf ediyorum yanımda onlarında olmasını istemedim ama tek başıma da bu kaçışı beceremezdim. Geldiler, gittik ve vardık. İnsanların içinde oturdum ve gülümsedim. Programı tebrik ettiler ve ben gene gülümsedim. Tık yok ben de... Çünkü bu kadar ağır olabileceğini ve en kaba tabiriyle, sokak argosuyla koyabileceğini tahmin etmemiştim. Her söylediğimde dilimin ucu yandı. Yapacak birşey yok. Karar verildi. Bake Shop Beşiktaş'tan ayrılıyorum. Bütün haklarımı ortağıma devrediyorum. Koca bir yılı değerlendirdik, güzel şeyler yaşandı ve ben bırakıyorum...

Sustuklarımı dışarı çıkarmalı mıyım???

Belki de...

Belki de hep susmalıyım...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

18 Haziran 2008 Çarşamba

Bir Yıl Oldu...



Bir yıl oldu...
Keyifliydi... Teşekkür etme zamanı...
Bekliyoruz...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Bake Shop Blogspot

Baktık ki bazı teknik problemleri aşmak zaman alacak, o zaman biz de blogspot olarak tasarlayalım dedik. http://www.bakeshoptannotlar.blogspot.com/ adresi hizmete girmiştir. Bake Shop'lar ile ilgili her türlü bilgiye ulaşacağınızı düşünmekteyiz. Bülten için kayıt olduğunuzda size ufak bir hediyemiz de olacak. Ayrıca site ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız çok seviniriz. Çok heyecanlıyız, çokkk...



Devamını okuyun...(Read more...)>>

31 Temmuz 2007 Salı

Araya Giren Bilgi...

Bake Shop Yeni Telefonlar:

212-327 23 27
212-327 23 63
Fax: 212- 327 49 31



Devamını okuyun...(Read more...)>>

15 Temmuz 2007 Pazar

Kimler Geldi... Kimler Geçti...

Uzun uzun giriş yapmadan direkt olarak olaya giriyorum. Bir telefon, çiçekçi : "Açık adres alabilir miyiz? Teslimatınız var!" Hiii!! Ay çiçek gelmiş, kimden acaba? Ben hayatımda bu kadar şirin ve heyecanlı çiçekçi görmedim. Hem de ailecek geldiler. Tam süpriz oldu. Karşımda Kuzey Bebek vardı, annesi ve babası ile birlikte. Çığlıklar içinde Aynur'a saldırdım. Kucaklama kavramına böylece yeni bir boyut getirdim. Böylece mutluluklarımın başlangıcına adım attım. Uzun uzun sohbet ettik. Aynur ve Ömer inanılmaz bir çiftler. Kuzey ise muhteşem. Kesinlikle tez konusu olurlar ailecek... Aynur'a not: Bacım, geldiğiniz İstanbul'a, hala yerleşemediniz mi???
Suzi'yi, Burcu sayesinde tanıdım. Ortak noktalar göçmenlik ve erkek bebeler olunca biz aldık başımızı gittik sohbette... "Ben bu işlerden anlamıyorum" diyor ama yaptığı kekler nedense bu cümlenin yakınından dahi geçmiyor. Suzi; sesim geliyor mu? Seni keklerin ile birlikte bekliyoruz.
İkinci misafirimiz Bebişi ile Pınar'dı. Gördüğüm ikinci en uzun boylu hatun kişi. Ben ondan ziyade o güzel bebişin olduğu karnı sevip durdum. Bir ara acaba rahatsız olur mu acaba dedim ama açıkcası pekte kafama takmadan sevmeye devam ettim. Bu arada Pınar'a huzurlarınızda bir notum var: " Pınar'cığım, senden fazla para almışız. Müge bu konuda farklı bir yaklaşımda bulundu ama asla ve asla kafamızda öyle bir düşünce yoktu. Anons ediyorum 3ytl alacağın vardır. Vatana hayırlı olsun!"
Bir sonraki misafirimiz Neslihan'dı... Nesli bir akşam vakti sessiz ve usulca tukkan'dan içeri girdi. Biz ise o sırada Tütü ile son takılacak raflar ile ilgili kriz geçiriyorduk. Sıcacık bir merhaba ve güzel dilekler. Onunla da ayak üstü yapılan uzunca bir sohbetin neticesi hemen ısındık birbirimize... Bir cumartesi günü kurabiyelerle buluşmak üzere ayrıldı tukkandan, aynı sessizlikle... Veeee meşhur cumartesi. Şekerler o cumartesi tukkan inanılmazdı. Benim çığlıklarım, kahkalar, çörekler, kekler, kurabiyeler kısacası herşey inanılmazdı... Selen, Müge, Neslihan, Özlem ve sonradan Gökçe... Selen'in şekerliği, Müge'nin tuzluları, Neslihan'ın nazar boncuğu kurabiye ve minik kekleri, Özlem'in çikolata ve vişneli cupcake'leri ve Gökçe'nin güzel gözleri güne imzasını attı. İtiraf ediyorum dedikodu da yaptık, tarif te verdik,güldük de... Her türlü duyguyu yaşadık, hatta Pınar'a naklen bağlandık. Kızlar sizi tarif edebilmek için bir kelime bulamıyorum. Çocukluk arkadaşı gibi aldınız beni sarıp sarmaladınız. Hem de o gün, bizim için zor bir gündü. Siz o günün kahramanları oldunuz. Umarım daima bir arada oluruz. Sağolun , varolun...
İpek " Ben size gelmek istiyorum " dediğinde heyecanlandım. Bloglar içinde bazı isimler benim için özel bir yer tutar. Yaptıkları işler, gösterdikleri sabır ve itina, başladıkları nokta ile geldikleri nokta, dünyaya bakışları, ben de hep o isimleri bir yerlerde toplama sebep oldu. İpek'te o isimlerden biri. Bir geldi, pir geldi. Projeler türedi, beyin fırtınaları koptu. Hatta aldı beni önüne kattı, götürdü rüzgarı ile... Açıkcası benim de itirazım olmadı bu güzel rüzgara... Güzellikler bizi, sizi, hepimizi bekler...
Bir elinde kocaman tabak, bir elinde güzeller güzeli bir prenses ve yüzünde kocaman gülümseme ile kapımızdan giriverdi. Yaptıklarına mı baksam ve hatta yesem, prensesi mi öpsem, ona mı sarılsam, bilemedim... Sevgili Burcu, ayağına sağlık, ellerine sağlık, en önemlisi o kocaman , sıcacık yüreğine sağlık. Hep gel, her zaman gel... Ve geldi. Sevgili Burcu, bu sefer Sevgili Ufuk'u da yanında kaptı geldi. Ufuk senin tanımakta geç kaldım ama bu açığı en kısa zamanda kapatmak için elimden geleni yapacağım. Huzur veren tarzın ile aslında herkesin hayatında mutlaka olmalısın diye düşünüyorum. Hoşgeldin, sefa getirdin... Hele kaşıkların var yaa... Bu kadar mı tukkan için uygun olur...

Sevgili Esra; bir çalişan anne olarak klubüne hoşgeldim diyorum. Umarım bir fuar macerası ile başlayan arkadaşlığımız uzun yıllar devam eder. Her kahvemiz ve çayımızda yanımızda olacaksın arkadaşım.

Asıl bomba şimdi geliyor; gözlerime inanamadım, çığlıklar içindeydim. Münevver Abla ile tanıştım. Özür dilerim kaba bir tabir olacak ama başkası da buraya uymuyor. Zımba gibi bir kadın karşımdaydı. Onun karşısında ben kendimden utandım. Hayat dolu; acılarına rağmen, enerjik; yaşıtlarına rağmen, teknoloji takipcisi; bir çok "Ben interneti bilirim" diyen kişiye rağmen... Bu cümleler alır başını gider. Onu tanımak ve sohbet etmek, benim için çok güzel bir deneyim oldu. Tekrar gelmeli, mutlaka gelmeli... Münevver Abla... Siz de hep gelin...
Yelda, görsel yönetmenim olarak kaderime taht kurdun diyorum, başka da birşey demiyorum. Bacım en kısa zamanda bekliyoruz.
Kısacası geçen ayımız heyacanlı, bol çığlıklı ve kahkahalı geçti. Bu arada eğitimlerimiz başladı. Bazı bölümlerini görsel yönetmenimizin kamerasından izleyebileceksiniz. Onunla ilgili hazırlıklarımız da yarın tamamlanıyor. Yanımızda olan ve olmayan herkese teşekkürü etmek istiyorum.İyisiyle, acısıyla sizin sayenizde güzel günler ve projeler bizi bekler...
The Ogretmen; seni unutmadım bacım ama sana ayrı yazı ister...
Kırmızı'ya not: Keşke burda olsaydın, hep aklımdasın. Dilek ağacına ilk çaputu bağladım...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

10 Haziran 2007 Pazar

Bake Shop Beşiktaş

Sizlere böyle dıdık dıdık bilgi vermekten hiç haz almadım ama hep bir aksilik çıkar da size yüzüm olmaz korkusu ile bu durumlar yaşandı.Yaklaşık 2,5 aylık bir çalışmanın neticesi en sonunda kapılarımızı açtık. Bir dolu eksiklerimiz var fakat biz buna ömür boyu sürecek bir evlilik gözü ile baktığımız için, evlenirken de eksiklikleri olur dedik ve yolumuza devam ettik. Biz diyorum çünkü ilk zamanlar ile şu an arasında biraz farklılıklar var. Geçmiş ayrıntıların içinde kaybolmadan neler oldu ve olacak, şimdi onları konuşalım birazcık;

"Bake Shop", pasta, kurabiye, kek, v.b. ürünlerle ilgili ihtiyaç duyulacak ekipmanlarının ve bilgi paylaşımlarının, hoş sohbetlerin ve havada gülücüklerin uçuşacağı bir yer. Diğer taraftan da marka olma yolunda ilerleyen "Bake Shop" , Türkiye'de bu konu ile ilgili dükkanlar zinciri olmayı planlıyor. İlkini bildiğiniz gibi Burcu (Gelincik) Kızıltoprak'ta açtı. İkinci şu anda Beşiktaş'ta hizmete girmiş bulunmaktadır. Neyse konuyu dağıtmadan devam ediyorum. "Bake Shop" ta başımıza ve başınıza neler mi gelecek? İşte buyrun;

*Uygun fiyatlı ve ihtiyacınızı duyduğunuz ürünler
*Kitaplar
*Pasta, kurabiye, v.b. ilgili dekorasyon seminerleri
*"Bake Shop" Klüp ve aktiviteleri
*Ürünlerin ile ilgili internet üzerinde ayrıntılı bilgiler,
*Kampanyalar...
Bu arada dükkan'da başka bir "Bake Shop Kadını" daha var: Tütü... Çok sıcakkanlı ve inanılmaz birisi. Nedense bu aralar en sık kullandığı sözcük: " Aferin bu kadınlara, neler de yaparlarmış? " Yani çok feci hale bizden biri...

Amacımız kapımızdan giren herkesin bu dükkandan mutlu ve kazançlı olarak ayrılması. Eğitimlerimizi iyi tanıdığınıza ve bildiğinize inandığım Hanimiş - Işıl verecek. Şimdiden ikimizde çok heyecanlıyız. Neler yapabiliriz, en güzele nasıl ulaşırız şeklinde yoğun bir telefon trafiği içindeyiz. Ve eminim sizinle de , içinizdeki o patlamaya hazır enerji ile ortak işler yapacağız... Bunu biliyorum ve çok mutlu oluyorum... Sizden gelecek fikirleri de bekliyoruz. İlerleyen zamanlarda yapacağımız laylay lom şekildeki açılışa mutlaka davetli olduğuzu da belirtmeden geçemiyeceğim. Aslında baktığınızda "Bake Shop" sizin dukkanınız. Hadi, sizi de "Bake Shop Kadını" yapalım...

Güzel günler bizi bekler..

Adres: Muradiye dere mah. 15/A Beşiktaş

Tel:0212- 327 49 31











Bebi'den Not:






















Devamını okuyun...(Read more...)>>

8 Haziran 2007 Cuma

Şimdi...

Aslında onun bir ismi vardı ama o yazının üstüne artık onun ismi " Aynur, Hülya, Özlem, Meltem, Münevver, Burcu, Esra , Sanem, Dilek, Lale, Pınar, Elif, Suzan, Esra (Ç.A.), Tuba ve dahası..." Hepsini aldı yanına ve ilk adımlarını attı. Ağladı, kızdı, vazgeçti, geri döndü... Tamamdı artık, hazırdı... Gelin gibi süsledi, istedi ki beyaz olsun, tertemiz. Yeni başlangıçlar ve ilk adımlar... Oğlu ona bir süpriz yaptı ve o gün o da ilk adımını attı. Çok mutlu çokkk...

Çayı koydu, şimdi dukkanda sizi bekliyor... Hani belki uğramak istersiniz... Dukkanın hikayesi ve ayrıntıları birazcık sonra...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

Yeni Adımlar...

Bu akşam ilk adımların yeni resimleri var...
Ve hikayenin devamı...
Sonun başlangıçı...


Devamını okuyun...(Read more...)>>

22 Mayıs 2007 Salı

...

"Küçük bir öykü bu..."
Canı sigara istiyordu. Elinde kahvesi, tabloların ve hesapların içine gömülmüş bir vaziyette canı feci sigara istiyordu. Sakin olmalıydı... Sakin ve dingin... Zuhal Olcay'ın sesi ile bir anda ortalık sessizleşti. Kadının sesindeki tını onu karamsarlığından çekip aldı. Tapardı ona. Hep takdir etmişti. Hatta kendine örnek almıştı. Başarılı, inatçı ve savaşçı... Kolay değil bir hayalin peşinden gidiyordu. İnatçı ve savaşçı olmalıydı. Başarıya zaten inanmıştı. Hem de deli cesareti ile inanmıştı. Başaracaktı ve inandıracaktı. Nedense en sevdikleri "acaba" ile olaya yaklaşıyordu. "Acaba olur mu?", "Acaba doğru mu yapıyordu?" ... Sonuçta üstüne giydirilmiş bir sürü rol vardı. Bir eş; düzenliyici, sezdirmeden idare eden, sabırlı ve sıkıntılarını hep yarına erteleyen... Bir anne; sevgi dolu, öğreten ve büyüten, sağlığından ve gelişimden sorumlu. Ne yapacaktı? Bir tarafta hayali, diğer tarafta sorumlulukları. Hayalin peşinden giderse vazgeçebilecekleri acaba bu hayaline değer miydi? Gider tablolarına bakarken bir kere daha gözyaşlarına boğuldu. Başaramıyacaktı... Gözyaşını sildi. Soğuk su ile yüzünü yıkadı. Derin bir nefes aldı. Neden olmasın? Denemeliydi...


Sizce?


Devamını okuyun...(Read more...)>>