25 Mayıs 2009 Pazartesi

"1=3" Bir Tart Hamurunda 3 Farklı Tuzlu... ( Three Savory with One Tart...)

Yerçekimi denen şey, gerçekten ilginç bir durummuş. Vücudun ayakta durması, ciddi anlamda yerçekimine karşı bir protesto gibi. Ama bazı durumlar var ki, o da bu baskıya kaşı koyamıyor ve yere paralel bir konuma geçiyor. Bu 15 günlük diyebileceğim süre içinde bütün organlarım ve beynim, komple olarak yatay duruma geçtik. En son yattığım yerden güneş ışınlarını kanatlanmış halde görünce "Tamam, erenlere karıştım." dedim. Tanıdık doktorla yapılan yakın görüşmede, ikinci bir emre kadar sapıtmayacağım konusunda benden söz aldı. Ömür'ün dediği gibi "Robocop" şeklinde bir durum içindeymişim. Toparlandık yavaş yavaş. Süre sonunda bir tarif, ufak bir gezi ve onunla ilgili notları cebimde biriktirdim. Ama aklımda hala kanatlanmış güneş ışınları vardı...

fly light



Bir kadın olarak yaptığım masraflara bakıldığında, mutfakta geçen süre ile doğru orantılı olarak en büyük payı mutfak ekipmanları alıyor. Eğer yanyana iki dukkandan biri ayakkabı, diğeri de mutfak eşyaları satan bir yerse, direkt olarak ayakkabıyı sollayıp, soluğu mutfakçılarda alıyorum. Yatay hale gelme ile ilgili bahsedilen durumu yaşamadan önce son çıktığım araştırma gezisinde, işte böyle bir ürünle tanışmak güzelliğini yaşadım. Boyu uzalıp, kısalabiliyor. Aynı anda 3 çeşit pişirebiliyor ve hatta bazen benim için fırın tepsisi oluyor. Gece koynuma alıp uyumuyorum ama onu yapacak kadar çok seviyorum kendilerini. Ona "1=3" adını taktım. Açıklaması ilişikte;


Bir Tart Hamurunda 3 Farklı Tuzlu ( Three Savory with One Tart)
30 dilim
Hazırlanma Süresi: 10dk
Dinlenme Süresi: 1 saat
Pişme Süresi: 25-30dk + Dolgu malzemeli olarak 15dk
Servis Süresi: 15dk
Saklama Süresi: 3 gün

Gerekli Malzemeler:
Tart Hamuru için;

  • 250 gr / 2,5 su bardağı Un
  • 125 gr Tereyağ (Soğuk ve ufak parçalar halinde doğranmış.)
  • 1 çimdik Tuz
  • 3-4 Tablespoon / 3-4 yemek kaşığı buzlu su

tart_final

İlk etapta tart hamuru hazırlığı olacaktır. Hamuru buzdolabında dinlendirme aşamasında ise dolgu olarak kullanılacak malzemeler hazırlanabilir. Bu şekilde zamandan kazanılacaktır.

  1. Un,tuz ve ufak parçalar halinde doğranmış tereyağ, kuru ekmek kırıntısı şeklinde bir görüntü elde edilinceye kadar yoğurulur. Bu görüntüyü elde edince yoğurma işlemini solandırın. Buzlu suyu ilave ederek hamur toplanır ve daire şeklini vererek, streçfilme sarılarak, buzdolabında yarım saat dinlendirilir.
  2. Süre sonunda sertleşmiş olan hamur, merdane yardımı ile açılır. 3 bölümlü tepsiye, ara çubuklar kaldırılmadan yerleştirilir. Çatal ile tabanda delikler açılır. Tekrar buzdolabında yarım saat bekletilir. Bu şekilde hamurun pişerken çekmesi minimum düzeyde olacaktır.
  3. Fırına 170 derecede, fanlı olarak önısıtma yapılır. Dinlenen tart hamurunun üzerine streçfilm serilir ve ağırlık olması amacıyla kurubaklagillerden destek alınarak, yaklaşık olarak 15 dakika pişirilir. Süre sonunda fırından çıkarılır ve üzerindeki ağırlıklar alınarak, 10-15 dakika kadar daha ek pişirme süresi uygulanır.

step1 step2

Artık pişen tart hamurları dolgu malzemeleri ile doldurulmaya hazırdır. Hazırlanacak dolgular tamamen size kalmış. Önemli olan, farklı çeşitlerin eşit sürelerde pişiyor olması.

Pazılı Tart Dolgusu:
Gerekli Malzemeler:

  • 1 kg Pazı
  • 1 Yemek Kaşığı Salça
  • 2 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
  • Tuz ve Baharatlar
  • 2 yumurta

pazı

Pazı ve zeytinyağı, ocak üzerinde pazının salan suyunu çekene kadar kavrulur. Kavrulduktan sonra üzerine salça, tuz ve baharatlar ilave edilir. Bu şekilde 5 dakika daha kavrulduktan sonra soğuması için ayrı bir kaba alınır. 2 yumurta çırpılarak bu karışıma yedirilir. Tart üzerine yerleştirdikten sonra, kıyılmış taze soğan ve tereyağlı ekmek kırıntıları serpilerek pişirilmeye hazır hale getirilir.

Kaşarlı, Siyah Zeytinli Tart Dolgusu
Gerekli Malzemeler:

  • 250 gr rendelenmiş Kaşarpeynir
  • 1 Yemek Kaşığı ayıklanmış ve ufak doğranmış siyah zeytin
  • 1 adet ufak doğranmış Sosis
  • Tuz ve Baharatlar
  • 2 yumurta

ceri

Bütün malzeme bir kabın içinde karıştırılır ve hazırlanmış olan tart kalıbına yerleştirilir. Üzerine süslemek amaçlı çeri domatesler yerleştirilir ve susam serpilir.

Hellim Peynirli, Ton Balıklı Tart Dolgusu
Gerekli Malzemeler:

  • 1/2 boy doğranmış ve kavrulmuş kırmızı soğan
  • 1 adet Ton Balığı konservesi (Yağı süzülmüş.)
  • 1 adet ufak doğranmış Hellim peyniri
  • Tuz ve Baharatlar

hellim

Kavrulmuş olan kırmızı soğan tart hamurunun tabanına yerleştirildikyen sonra üzerine ton balığı ve hellim peyniri dağıtılır. En üst kısmı arzu edilirse mısır ile tamamlanır.

Bu şekilde hazırlanan bir tepside 3 farklı tuzlu tart, tekrar 10-15 dakika, üzeri kızarıncaya kadar pişirilir. Süre sonunda hazırlanan tartlar servise hazırdır.

Bundan sonraki yazı "Assos" konulu. Yediklerimiz, içtiklerimiz bizim olsun, gördüklerimiz sizin...
Araların kısa olması dileği ile,
Sevgiler ve saygılar...

Peçete Alışveriş'te:

  1. Zenker Black 3'lü Tepsi, Art.-Nr 3479: www.pastamalzemeleri.com veya 212 - 352 11 84


Devamını okuyun...(Read more...)>>

8 Mayıs 2009 Cuma

Fotoğraf'tan Çıkıldı Yola: Antep Fıstıklı Lokum... (Turkish Delight With Pistachio...)

Mutfakta reçete ile uğraşırken, bir taraftan eski fotoğraf albümleri aklıma geldi. Diplerden bir yerlerden buldum çıkardım. Spiral, sarı kalın telin bağladığı, şeffaf jelatin ile korunan eski fotoğraflar. Eskilikten mi, yoksa uzun zamandır kapağı açılmadığı için unutulduklarını mı zannedip sararmışlar, çözemedim. Çocukluğumuza ait olanlar siyah-beyaz. Ama gülümsemeler ve bakışlar renkli versiyon çıkmış. Aslında Dino'nun dediği doğru geldi: " Digital çıktı, mertlik bozuldu." Teknoloji sayesinde sevmediğini tek tuşla silebilmek, albüm yerine hard disklerde saklamak, misafirlere göstermek istediğinde televizyona bağlayıp, slideshow yapmak. Terimler bile teknolojiye ayak uydurmuş durumda.

Babamın her fotoğraf makarasını bastırmak üzere götürdüğünde, heyecanla evde beklerdik. Özellikle nasıl çıktığımız konusunda bastırılamayan bir merak duygusu. Fotoğraflar gelir, deli gibi paylaşırdık. Annem genellikle "Hulusi, nasıl çekmişsin beni!!" derdi. Abi hızlıca bakar, ben ise sessizce beğenmediklerimi nasıl yokedebilirim telaşına kapılırdım. Sonuçta hiçbiri yırtılıp atılmazdı, sadece iyi olanların arkasına saklanırdı veya büyük büfenin çekmecesine. En beğenilenler ise fotoğraf albümünde boy gösterirdi. Her taşındığımızda bizimle geldiler, evlendiğimde çeyizim dedim ona. Bazen koyduğum yeri unuttum. Bulduğum da unutmayacağım bir yere koydum bu sefer. Arada bir fotoğrafların yerini değiştirdim hava alsınlar diye. Ama içlerinden bir tanesi var ki onla konuştum her seferinde. Anneler günü için çıkardım yerinden. Dedim ki "Bu sefer ben fotoğraflayacağım seni..." Ve geri istedim, onların o kadar büyük ve bizim o kadar küçük olduğumuz zamanı ve gülümsemeleri...



memory


Lokum ile ilgili önceden yaşanan durumlar değerlendirmeye alındığında, başka bir reçete uygulamasına karar verildi. Orjinal lokum yapımında hazırlanan karışım 1 saat boyunca kısık ateşte sürekli (Ciddi anlamda sürekli, yani kandırmaca yapamıyorsunuz.) karıştırılarak koyulaştırılıyor. Bendeki varis problemi bu aşkı yaşamama tekrar izin vermeyeceği için, bir zaman TRT1'de pazar günleri yayınlanan kovboy filmlerinde olduğu gibi, atlı süvari modunda toz jelatini yardıma çağırdık. Sonuçta gayet lezzetli, varise ağrısına sebep olmayan, Türk kahvesinin yanında ikram edilecek, hatta çoşarak üstü çikolata ile kaplanabilecek fısıtıklı lokumlar boy gösterdi. Sadece kap, kacak açısından biraz fazla bulaşık çıktı. Her güzelin kusuru olacak niteliğinde düşünün derim;

Antep Fıstıklı Lokum (Turkish Delight With Pistachio):
"Chocs & Treats" kitabından uyarlanmıştır.
12cm*23cm kalıp için
Hazırlanma Süresi: 10dk
Pişme Süresi: 20-30dk
Bekleme Süresi: 12 saat
Servis Süresi: 10dk
Saklama Süresi: 2 hafta

Gerekli Malzemeler:
  • 1/4 cup / 45gr / 1/4 su bardağı Toz Jelatin
  • 1/4 cup /60ml / 1/4 su bardağı Su
  • 3 cup / 660gr / 3 su bardağı Toz Şeker
  • 2 cup / 500ml / 2 su bardağı Su (Ekstra)
  • 3/4 cup / 110gr / 3/4 su bardağı Mısır Unu
  • 2 tablespoon / 2 yemek kaşığı Glikoz
  • Serpmek için Pudra Şekeri ve Buğday Nişastası

Turkish Delight


Hazırlık aşamasında toplam olarak 3 adet çelik tencereye ihtiyaç olacaktır. Sonunda hepsi bir tencerede birleşecektir. En büyük olanı sona saklayın;

  1. Toz jelatin ve 1/4 'lük suyu bir küçük kabın içinde yaklaşık 5 dakika beklettikten sonra, benmari usulü ocak üzerinde, toz jelatin eriyinceye kadar karıştırarak, kaynatmadan pişirin. Tam erime sağlandığında ocak üzerinden, tezgah üzerine alınır ve soğuması beklenir.
  2. İkinci tencereye toz şeker ve ekstra olarak belirtilmiş suyun 3/4 su bardaklık kısmı alınarak kısık ateşte, şeker eriyinceye kadar karıştırılarak pişirilir. Şeker taneleri kaybolduğunda karıştırma işlemine son verilir ve kaynamaya alınır. İlk kabarcıklar göründüğünde şeker termometresi ile ısı ölçülür. 116 dereceye ulaştığında 10 dakika daha kaynatılarak ocaktan alınır. Şeker termometreniz yoksa test amaçlı olarak metal bir kaşığı şurubun içine koyun. Bir anda beyaz baloncuklar oluşup, şurup kabarmaya başlayacaktır. Eski haline döner dönmez (saydam) 10 dakika olan süreyi başlatabilirsiniz. Süre sonunda şurup hazır olacaktır.

    116C Love is Sugar and Water
  3. Bu arada bahsettiğimiz 10 dakika kaynatma süresi içinde, diğer tarafta en büyük boy olan tencerenin içine kalan ekstra su ve mısır unu koyulur. Gene kısık ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar karıştırılarak pişirilir. Koyu kıvamdaki mısır unu, tezgah üzerine alınır ve içine sıcak olan şurup ile diğer tarafta soğumuş ve sertleşmiş olan jelatin ile birlikte glikoz ilave edilerek, tam bir karışım oluncaya kadar çırpılır. Koyu olan mısır ununa şurubu azar azar ilave edin derim. Yoksa topaklanma meydana geliyor. Ve onları yoketmek için fazladan güç harcıyorsunuz.

    p_delight2

  4. Hazırlanan lokum karışımın içine arzu ettiğiniz kuruyemişleri veya aromaları bu aşamada ilave edebilirsiniz. Fıstıklı olarak hazırlanan bu reçetede, yaklaşık 1/2 su bardağı kadar küçük olarak kırılmış Antep fıstıklarını 180derece yaklaşık 10 dakika kavurduktan sonra soğutularak bu harcın içine karıştırılmıştır.

    p_delight3 p_delight4

  5. Kalıplanmaya hazır olan fıstıklı lokum için, seçilen kalıbın tabanı ve yanları streçfilm ile kaplanır. Bu şekilde sertleşen lokum kalıptan çok rahat çıkacaktır. Kalıplanma aşamasında dikkat edilmesi gereken nokta, kalıba döktükten sonra soğuma aşamasında bir çatal veya kaçık yardımı ile karıştırmak gerekiyor. Fıstıklar, lokum harcına göre farklı yoğunlukta olduğu bir süre sonra yüzeye çıkıyorlar. Bu karıştırma işlemi sayesinde fıstıkları lokum harcının derinliklerine göndermiş oluyorsunuz.

    p_delight5 p_delight6

  6. Bir gece bekleyen fıstıklı lokum, tezgah üzerine serpilmiş ve 1:1 ölçüde olan pudra şekeri ve nişasta üzerine yatırılır. Aynı karışım üzerine serpildikten sonra keskin bir bıçak veya pizza rulosu ile istenilen büyüklükte kesilir. Hazırlanan lokum parçalarının her tarafına bu karışım gelecek şekilde tezgah üzerinde karıştırılır. Arzu edilirse bu aşamadan sonra etrafı eritilmiş kuvertür çikolata ile kaplanır. Servise hazırdır.

p_delight9


Hani set halinde satılan ve içine baharat koyup, buzdolabının üstüne "Magnet" mantığında mıknatısla yapıştırılan minik baharatlar vardır. Onlardan alın, sizin ve onun için değerli olan fotoğrafları küçültüp, bu baharatlıkların etrafına bant şeklinde veya istediğiniz şekilde yapıştırın. Çikolatalı lokumları içine yerleştirin. Ufak ama lezzetli ve her zaman gözünün önünde olacak bir hediye olmaz mı onun için?
cho_delight cho_delight1

Bazen yazmakta zorlandığımda kaçış yollarına başvururum. Benim anlatacaklarımı yazan, farklı kalemlerden çıkmış yazıların arkasına sığınırım. Bütün annelerin, yeni anne olacakların ve anne olarak kabul edilen, benimsenen bütün kadınların anneler günü kutlu olsun derken, kaçışlara başvuruyorum; güzel ve gerçek bir yazıya yönlendirme yapıyorum. "Anneme..."

Güneşe gülümseyeceğimiz ve huzurla yanımızdakilere sarılacağımız bir haftasonu dileği ile...

Sevgiler ve saygılar,


Devamını okuyun...(Read more...)>>

5 Mayıs 2009 Salı

Yeşil Erik Reçeli ve Panna Cotta... (Panna Cotta with Greengage Jam...)

Girdikçe çıkamazsın. Paçanı kurtarmak mümkün değil. Tövbeni bozdurur. Kısacası elini verdiğinde kolunu almakla yetinmez, herşeyinle seni ister...
Teknoloji başlığı altında buyrun sosyal ağlar mevzusuna. İşin teknik değil tamamen duygusal tarafındayım. Bir akşam Bebi uyumakta, Dino salonda bilgisayar da, bendeniz mutfakta reçete uydurmaca ve bilgisayarda tarif arama sendromunda... Msn'ler açık, kendisini şeytan olarak adlandıracağım bir nedenden ötürü -ki aramızı sadece ayıran bir duvar olmasına karşılık, messenger'dan mesaj attım. Soru kısa ve net: "Na'ber?". Şimşek hızıyla gelen bir gölge ve yanında getirdiği bir beden. O bedenin ağzından çıkan söz: "Delirdin mi? Senden ne kadar uzaktayım?"
Ufak bir gülümseme için, belki de bir fantezi içindi yaptığım ama garipti...
İnternet üzerinden sosyalleşmektir bunun adı. Zaten onlarda "Sosyal Ağ" olarak adlandırılıyor. Herşeyi bulabilmek mümkün. Ben yaratıcılığı tetiklediğini düşünüyorum. Bilgi açlığını ve merak duygusunu tatmin ediyor aynı zamanda. Şu aralar dozunu kaçırmakla meşgulüm. Sakinleşirim zamanla. Meraklısına bendeki sosyal ağlar;

not enough


Belki yazının başı ağır gelmiş olabilir. Şimdi eğlenceli hale getirelim durumu. Çıkış noktamız "Mutfak Sohbetleri". Devletşah'ın yeni sitesi. Mutfakta konuşabilecek neler olabilirse, yazılı olarak karşınızda. Reçetenin ana malzemesi ise onun sorduğu bir sorunun karşılığı idi ve uygulanmaya karar verildi. Alışverişe çıkıldı ve annemin marketi inleten çığlığı içinde has malzeme alınarak olay yeri terkedildi.
" Kızım, yeşil erikten reçel olmazzz!!!"
Hele de o erikler ekşiyse ve surat feci halde büzdürülerek yeniyorsa,
Oldu, hem de ondan Panna Cotta bile yapıldı...

Yeşil Erik Reçeli (Greengage Jam):
1 su bardağı
Hazırlanma Süresi: 10dk
Pişme Süresi: 25dk
Servis Süresi: 1 saat
Saklama Süresi: ???
Gerekli Malzemeler:
  • 500gr Yeşil Erik (Çekirdekli hali ile)
  • 3/4 su bardağı Toz Şeker
  • 1 Tatlı kaşığı Limon suyu
  • 1 çimdik Vanilya Özü
  • 1/2 su bardağı su
  • 3 adet Karanfil

whatisit

Yapılış kısmı çok kısa. Reçel konusunda çok tecrübem olmadığı için diğer reçel yapma teknikleri ile karşılaştırma ve saklama süresi ile ilgili kısımlar konusunda fikir yürütmek istemiyorum. Deneme amaçlı uygulabilirsiniz. Çok şekerli reçeller sizin damak tadınıza uygun değilse, hiç düşünmeden bu ölçülerle yapın derim. Lezzet konusunda benzer bir reçel düşündüğümde, aklıma sadece frambuaz veya böğürtlen reçeli geliyor. O ağızda kalan kekremsi tad, bu reçelde de mevcut. Hazırlanışı:

  1. Su, toz şeker ve çekirdeklerinden bir bıçak yardımı ile ayrılmış yeşil erikler , ocak üzerinde kısık ateşte kaynatıncaya kadar pişirilir. Pişmeye başlayan eriklerin yeşil rengi hızlı bir şekilde sarımsı bir hale gelecektir.
  2. Kaynamaya başladığında vanilya özü ve limon suyu eklenir, koyulaşıncaya kadar pişirilmeye devam edilir.
  3. Eriklerin yumuşadığı ve kıvamının koyulaşmış olduğu reçel, ocaktan alınır ve içine karanfil taneleri konur. Servis için soğuması beklenir.

greenpump greenpump_jam

Yosunbuka'da ise tereyağ ile hazırlanmış farklı bir tarife ulaşmak mümkün...
Mevcut halde bulunan yeşil erik reçeli ve evden gelen sütlü tatlı talebi. Sonuç;

Yeşil Erik Reçelli Panna Cotta (Panna Cotta with Greengage Jam):
Panna Cotta tarifi "David Lebovitz" sitesinden uyarlanmıştır.
5 adet
Hazırlanma Süresi: 10dk
Pişme süresi: 15-20 dk
Servis Süresi: 4 saat
Saklama Süresi: 3 gün

Gerekli Malzemeler:

  • 2 cup / 500ml / 2,5 su bardağı Süt Kreması (Tikveşli; yağ oranı yüksek, su oranı düşük)
  • 1/2 cup / 1/2 su bardağı Toz Şeker
  • 2 + 1/4 teaspoon / 2,5 çay kaşığı Toz Jelatin
  • 3 tablespoon / 3,5 yemek kaşığı Soğuk Su


pannacotta


İstenilen şekilde kalıplar kullanılabilinir. En basit su bardağından, silikon kalıplara kadar. Sadece cam ve benzeri bir kalıp kullanılıyorsa, iç yüzeyinin hafifçe yağlanması gerekiyor. Bu şekilde Panna Cotta herhangi bir problem yaşamadan kalıptan çıkacaktır. Hazırlanışı:

  1. Krema ve toz şeker bir kabın içinde, kısık ateşte ocak üzerinde, şeker eriyinceye kadar kaynatılmadan karıştırılır.
  2. Karıştırma işlemi tamamlandığında ocak üzerinden alınır. Diğer tarafta soğuk su ve toz jelatin bir kabın içinde, toz jelatinler şişinceye kadar yaklaşık 5-10dk bekletilir. Süre sonunda bu karışım hala sıcak olan şekerli kremanın içine dökülür ve toz jelatin eriyip, karışıma tam olarak adapte oluncaya kadar karıştırılır. Artık kalıplara dökülmeye hazır hale gelmiştir. Kendi tercihim olarak bu karışımdan 1/2 su bardaklık kısmını daha sonra kullanmak üzere ayırdım.

    glass pannacotta
    pannacotta1 water glass

  3. Uygulama olarak hazırladığım cam bardakların tabanına 1 tatlı kaşığı kadar yeşil erik reçeli konur. Üzerine sıcak krema karışımı bir miktar ilave edildikten sonra buzdolabında yaklaşık 30-45 dk bekletilir. Üst kabuğun hafif sertleştiğinden emin olduğunda, kremadan daha önce ayrılan kısma 2 çorba kaşığı kadar reçel ilave edilerek, en üst kat olarak dökülür. Bu şekilde hazırlanan kalıplar buzdolabında 4 saat kadar bekletildikten sonra servise alınır.

Panna Cotta reçetesi tek başına da yeterli gelecektir. Bu şekilde hazırlamayı düşünürseniz, krema karışımının içine 1 çay kaşığının ucu ile vanilya özü ekleyebilirsiniz. Yeşil erik reçelinde vanilya olduğu için ben hazırlarken ilave etmedim.

pannacotta4 pannacotta3

Panna Cotta'yı yaparken Dilek'ce aklıma geldi. Onunkinin görüntüsü büyülemişti beni. Yazmayalı 2,5 ay olmuş. En son Zinnur'dan gelen mail ile eklemiş yazısını. Acaba okur mu bu satırları?..

Şimdi gelelim orda,şurda ve burda neler oluyor kısmına;

Burda: İlk "Şeker Hamurundan Çiçek Modelleme" dersimizi başarıyla tamamladığımızı belirtmek isterim. Şans mı kader mi bilinmez ama öğrencimiz Meryem Hanım, "Butterfly" pastanesinin usta yardımcısıydı. Ertesi gün telefonla gelen "Çok beğenildi." haberi sayesinde de keyiflendiğimi itiraf edebilirim. 25 Mayıs'taki ders için ayrı bir heyecanla beklemekteyim. Ayrıntılı bilgi almak için http://www.pastamalzemeleri.com/ adresine uğramanız yeterli olacaktır. Bir isimden daha bahsetmek istiyorum. Çiçek konusu ile ilgili olarak gerek yorumları gerekse desteğinden dolayı Emin Kartal Bey'e teşekkür ediyorum. Çiçeklere merakınız varsa, büyütmeyi seviyorsanız mutlaka sitesine uğramalısınız. Kocaman bir ansiklopediye sahip olacaksınız. Adres hemen burda: Çiçeklerin Dansı

23n1

Şurda: Belki bir çoğunuza geldi. Haberi olmayanlara duyuru kabul edin siz bunu. "Arbella" bir makarna markası. Kendisini ile Bebi sayesinde tanıştık. Çizgi roman kahramanlarının makarna versiyonu onu kalbinden vurdu. Bana göre haşlandıktan sonra biraz şekil değiştirse de Bebi'nin onu keyifle yemesi benim için yeterli. İşte "Arbella" dan; Aycan Işık Gökçek'ten gelen mail:

"Mutfakta ilk yardım kanalı Arbella TV, mutfakta ‘gizli kalmış yetenekleri’ ödüllendiriyor… Arbella Makarna’nın kurduğu internet televizyonu Arbella TV, açtığı makarna tarifi yarışmasıyla, her ay farklı illerden gelen, yöresel izler de taşıyan tarifleri geniş kitlelerle paylaşma şansı sunuyor. Güzel ve özgün tariflerin sahipleri de çeşitli armağanlar kazanıyor.
Yarışmaya katılmak için yapılması gereken tek şey; Arbella Makarna’yla en pratik, ekonomik, hızlı ve lezzetli yemek tarifini hazırlamak ve fotoğrafını da çektikten sonra Arbella TV’ye göndermek.

Bunun için önce siteye ücretsiz olarak üye olunuyor ve yarışmaya katılma hakkı elde ediliyor. Arbella TV’nin genç ve cana yakın aşçısı Cenk de, gönderilen tarifleri değerlendiriyor, yorumlarıyla sitede paylaşıyor. Gelen tariflerden 12’si çeşitli hediyelerle ödüllendiriliyor.

Yarışma Nisan, Mayıs ve Haziran ayları boyunca sürecek, her ayın birincisi de onu izleyen ayın ilk haftasında açıklanacak.

Yarışmaya ilişkin daha ayrıntılı bilgi için
www.arbella.tv adresini ziyaret edebilirsiniz."

Tarifler gelmeye başlamış. Site de çok keyifli hazırlanmış. Şimdiden herkese kolay gelsin demek lazım...

Arbella Makarna Yarışması

Orda: Neler oluyor? Bilen varsa beni de bilgilendirsin. (Ahh ahh, bu beynimdeki gri hücreler, şaka gibiler. Resmen unuttum. 3 saat sonra hatırladım. Son dakika bilgisi şeklinde bir eklenti yapıyorum. )

Son dakika bilgisi: Hemen, koşarak Mutfak Sırları sitesine gidiyorsunuz. "Tarif sizden, mikrodalga benden" şeklindeki kampanya olayına kanalize oluyorsunuz. Tek kural; tarifin özgün olması. Yapacak çok iş var. Eğer bendeki "Orda" durumu mevzu bahisse, Anneler Günü planlanıyor. Lokum hazırlanıyor. Belki Cuma günü yapılışını da ekrandan paylaşırız sizinle. Kısmet...

Haftanız "Evren bolluk içinde " şeklinde geçsin ve herkes o bolluktan nasibini alsın dileklerimle...

Sevgiler ve saygılar,


Devamını okuyun...(Read more...)>>

3 Mayıs 2009 Pazar

Sadece Günaydın; Mutlu "At" Günü... (The Happy Horse Day...)

Biz, baharı kutlamak için atların yanına gidiyoruz. Fotoğraf makinamız yanımızda. Akşam sizi haberdar ederiz. Şimdi müsadenizle;
İLEEERİİİİİ....

03 Mayıs 2009 tarihi itibariyle yazının devamı: Fotoğrafları toparlamak ve o günün yorgunluğunu üzerimizden atmak 1,5 gün günümüzü aldı. Başlagıç kısmına dönelim şimdi;

En son "İLERİ!" demiştik. İleri kavramı gitmek istediğimiz yere ulaşmak için hafif bir kavrammış. Biz çok ileri gittik. Dağ ve tepeyi düzledik. Ve ulaştık. Riva Nehrinin yanında, Göllü Köyünü içinde bir binicilik okulu; Göllü Binicilik... Ulaştığımızda öğrendik ki biz uzun yoldan gelmişiz. Oldukça sade, mevcut alanın büyük kısmının atlara ayrıldığı bir yer. Ve yaklaşık 5 saatlik koşarak geçen mecaramız başlamış oldu;

bahar (5)


Göllü Binicilik; çok güzel bir yer. Duyduğunuz sesler, sadece at ve kuş sesleri. Asıl konu at eğitimi. Özellikle çocuklar için düşünülmüş gibi geldi. Tavşanları besleyecebileğiniz bir oyun parkı, içinde oyuncakların olduğu, resim ve çamur çalışmalarının yapılabileceği kapalı bir aktivite alanı, kapalı ve açık olmak üzere 2 adet atların binilebileceği büyük alanlar(Manej) bulunmakta. Oturma alanı olarak daha küçük gene açık ve kapalı olarak 2 mekan tasarlanmış. Masa sayısı az. Özellikle haftasonu rezervasyonla çalışıyorlar. Yemek konusunda açıkcası biraz hayal kırıklığı yaşadım. Fiyat ile performansı karşılaştırınca ikisi de farklı yönlere doğru gitti. En başarılı oldukları nokta Köy kahvaltısı. Ev tipi poğacaları ve kendilerinin topladıkları yumurtalarla yapılan menemen tek geçilir. Kısacası sadece köy kahvaltısı siparişi vererek karnınızı tıka basa doldurmanız benim önerimdir. Bir taraftan kahvaltınızı ederken, bir taraftan da hemen önünde yer alan açık manejde atları seyredebilirsiniz. Yetişkin atların yanısıra çocukların binebileceği küçük atlar (Pony) bulunmakta. Gerçek at bunlar. Yani sütçü beygiri niteliğinden çok uzaklar. Sevmek istedğinizde yanınıza mutlaka bir görevli veriyorlar. Eğer çocukları bindirmek isterseniz de mutlak ve mutlaka 2 eğitmenle olayı gerçekleştiriyorlar. Fatura tutarları konusunda bilgi verelim; ekonomik bir yer değil. Baştan o konuda anlaşalım. Köy kahvaltısı; 25TL. At kısmında olay, süresel bazda biraz karışıyor. Haftasonu yoğunluktan dolayı çocukların ata binmesi 15 dakika civarında sürdü. Hafta içi bu süre bir saate çıkıyor. Tek biniş karşılığı 4oTL. Paket alırsanız -ki, bu 10 defa binmek anlamında tutar 30TL'ye düşüyor. Ulaşım için arabadan başka şansınız yokmuş gibi gözüküyor. Artılar ve eskiler ile birlikte değerlendirmek size kalmış.

happyhday happyhday1

happyhday2 happyhday3

Ve Bebi ile tanışan Göllü Binicilik demek istiyorum. Tanıyanlar ve tanışanlar bilir; Bebi bir ortama girdiğinde yerinde duramaz, her yere girer ve çıkar. İnanılmaz bir performans göstererek koşturur. Beyni bu durumlarda "Yapma, dur ve bekle" kavramlarına karşı bir duvar örmüştür ve duymamak için inat edilir. Şimdi gittiğimiz yerde neler yaptığını hayal edin...

At binmek onun daha önce İzmir'de yaşadığı bir tecrübeydi. Çok sevmişti. Söylediğimde, emziğini ve battaniyesi olarak bağrına bastığı Tata'sını alarak gecenin 10'unda kapının önünde dikildi "Gidelimmm" diyerek. Güneş doğduğunda gidileceğini, şimdi atların uyuduğunu söylediğimiz de kendisi de uyumaya karar verdi. Ertesi sabah uyku mahmurluğu ile biraz itiraz ama arkasından gelen heves ile zıplamaya başladı. Yok boyunca gördüğü herşeyi at olarak değerlendirdi. Ulaştığımızda ben daha çantamı koyamadan o ahırların kapısının önünde atlara "Hadii, zıplayak!" diye sesleniyordu. Ata binmek için sıramızı beklemek gerektiğini açıkladıktan sonra keşif mecaramız başladı. Bu noktada resmen kandırıldık. Hem babası hem de beni çok güzel (En kaba tabiriyle) uyuttu. Büyük olgunlukla sırasını bekleyeceğini söyleyen Bebi, kaşla göz arasında o sırada eğitim alanından ayrı tutulan ve otlamakla meşgul atların arasında çitleri aşarak daldı. Berna'nın " Ayşem , çifte atarlar!!!'" çığlığı ile daldık biz de tarlaya. Onun amacı atlara ulaşmak, bizim amacımız atları ondan uzak tutmak. Neyse büyük isyanlar haklinde onu dışarı aldık, anlattık. Gene büyük adam şeklinde "Tamam" dedi. Yaklaşık bir saat sonra o anda büyüklere eğitim verilen açık menaj'ın içine daldı. Ata zıplaması gerektiğini söyleyecekmiş. Esen Hanım ile konuşarak, bir an önce Bebi'nin ata binmesi gerektiğini söyledik. O da gülerek "Tamam." dedi ve adı Fındık olan Pony'i hazırladılar. Kafasında kaskı, ayaklar üzengide, kuruldu bizim paşa atın üstüne ve halkını selamladı;

batu1 batu2

batu3 batu4

Güzel bir macera ve dönüş yolu. Uyku gelmiş, kapıyı tıklatmakta. Her ne kadar Fındığ'ı, arabanın bagajına sığdırmak gibi bir projesi olsa da bu anne ve baba ile bunun gerçekleşemiyeceğini ve en iyi şeyin uyumak olduğuna karar verdi. Gittiğimiz süreden daha kısa "İleri" süresi ile döndük evimize...

Sevgiler ve saygılar,


Devamını okuyun...(Read more...)>>