Onun adını sıcacık koydum... Sıcacık hem de fırından yeni çıkmış taze ekmek gibi... O sıcaklığın bir de kokusu vardır. O koku ile tanıştığınızda ve içine çektiğinizde göğüs kafesinizde minik kuşlar kanat çırpıverirler. Onun sohbeti, ekmeğin kokusu gibi... Bir acele sana gelir ve ordan havada uçuşarak hemen başkalarının yanına koşar. Asla bencil değildir. Kendine saklamaz. İster ki bu güzellikler herkese gitsin... Şu anda kendi dünyasında bir koşturmanın içinde... İnanılmaz güçlü ve dimdik ayakta...Gelecek biliyorum, ben çayımı koydum, peynir ve zeytin de tamam... O; bütün sıcaklığı, içtenliği, yumuş yumuş hali ile gelecek biliyorum...
İyi ki doğdun Işıl'cığım, geçmişini paylaşamadım ama bugününü ve geleceğini yaşarken ihtiyacın olduğu anda yanında olmak isterim... Çok güzel günler bizi bekliyor, sadece kapıyı açacağız ve sıcacık, güzel kokulu ekmeğimizi içeri alacağız... Ve bir gün fırın kokusu her tarafımızı kaplayacak... Nice mutlu, keyifli senelere...
1 yorum:
Ayşem sana inanamıyorum.. Kaç hafta önce lafın arasında geçmişti, sen unutmamış, aklında tutmuşsun.. Çok şaşırttın, çok duygulandırdın beni, ne diyeceğimi bilemedim. Teşekkür ederim.. Hatırlaman, yazdıkların bir yana hele şu koku, mis gibi ekmeğin, zencefilli kurabiyelerin, tarçınlı çöreklerin kokusu.. Az kaldı arkadaşım biraz daha sık dişini, güzel günler bizi bekliyor. Tekrar teşekkür ederim.
Yorum Gönder