Biraz o sektörde çalışmışlığım vardı ve uzun bir aradan sonra bilirim ki kimse aramaz ve sormaz. Program ile ilgili telefon geldiğin açıkcası şaşırdım. Ne yapıyorsun, bebek nasıl gibi klasik soruları geçtikten sonra asıl konuya gelindi. Randevu verildi, konu kararlaştırılır. Fimo'yu biliyorlardı, yanında bir de pasta süslemesi yapsam ve hatta "ikisi aynı model olsa nasıl olur" soruna cevap bulsam? Araştırma yapıldı, durum tahlil edildi ve karar verildi. Portakal ağaçlı pasta yapılacak ve aynı modelleme ile ahşap kutu hazırlanacaktı. Fikir tamam da hayata geçirme aşaması biraz sancılı oldu. Dino sızlanmalarımı dinledi, Bebi uyuyarak annesine zaman kazandırdı, Güllü, Dilek, Özlem, Burcu, Işıl ve Suzi moral vererek üçgeni tamamladılar. Yayın günü ev tam bir karmaşa içindeydi. Her yer, kelimenin tam anlamıyla her yerdeydi. Beni tanıyanlar bilir, saç ve makyaj konusunda özürlüyümdür. Bu yüzden iki arada bir derede kuaföre gidip " Amanın beni toparlayın, reyting durumları var!!!" paniği yaptım. O işi halledip, yanıma bütün ekipmanları ve doğumdan sonra üzerimde kalan 15 kilomu da (Çok ısrar ettim ama inatla benle gelmek istedi.) alarak yola çıktık. Trafikte yok, pek güzel bir yolculuktan sonra TV8 stüdyolarına geldik. Sevgili Ali beni kırmadı, yardıma geldi. Bütün eşyaları bir çırpıda indiriverdik. Ana kapıdan geçtik ve kaybolduk. Çığlıklar eşliğinde Ayşe ile buluştuk, öpüştük. Beni aldı çekim alanına götürdü.Oralar görmeyeli biraz değişmiş. Stüdyo aşağıda alınmış veya zaten o ordaymışta biz bilmiyormuşuz. İşte bütün değişik duyguların bir anda yaşanmaya başladı zaman ve mekan. Burası açık ve tamamen sizin yorumlarınıza bırakılmıştır. Büyük bir masa ve resimdeki manzara. İtiraf edeyim şaşırdım. Şaşkınlığım nedeni yanlış anlaşılmasın; ekrana tek başıma çıkma derdi değil... Olay çikolatalı makarna olayı ve koskocaman bir tezgah üstü set ve tüp. Hani hava mı uçarız yoksa masamı devrilir belli değil. "Makarnacı" Aslı ile tanıştık. Anladığım kadarıyla o da şaşırdı. Özetle kimsenin kimseden haberi yokmuşşş... Haberi olmak zorunda mıydık, açıkcası bilmiyorum. Belki bilmeliydik belki de bilmemize gerek yoktu. Karar sizin... Neyse bu kısım karşılıklı şaşkın bakışlarla atlatıldıktan sonra başka bir pürüzlü nokta çıktı. Bir tarafta çikolatalı makarna bir tarafta şeker hamurlu pasta. Uygulama olarak aynı anda ikisi birden mümkün değil olmaz, o zaman "Ayşem, sen Fimo yap, başka zaman bunun için de gelirsin." oldu. "Peki, olur." dendi ve hemen gerekli donanım (Ben , her ihtimale karşı Fimo malzemelerimi yanıma almıştım. Temkinli kadın durumları!) kuruldu. Ve "Merhaba" diyen derinden bir ses. Kafamı kaldırdım, Vahe karşımda. Ben canlı birisini beklerken cansız manken şeklinde bana elini uzatmış, bekliyor. İkinci şaşkınlık... Sadece Bebi'yi duyduğunda gözlerinin ışıldadığına yemin edebilirim. Herhalde canlı yayına bu şekilde hazırlanıyor kendileri. En sonunda program başlamaya karar verdi ve ismim anons edildi. Ben de daldım stüdyoya... Vahe bir anda canlanmış, neşelenmiş vaziyette karşımda konuşuyor... Haydaa... Neyse ben masanın bir ucuna geçtim, bu arada masa inanılmaz sakat duruyor ve sallanıyordu. Ne zaman kırılacak diye bütün yayın boyunca bekledim. Herhalde o zaman ciddi reyting rekoru olurdu. Şarkıcı anons edildi; Elif Karlı'yı beklerken Dilek çıkıverdi. Peki bu da olsun. Severiz kendisini ve dinleriz. Bu arada reklam arası ve ben hala masanın başındayım. Neyse ikinci devre başladı ve Aslı anons edildi. Geldi , çikolatayı eritti, muzu koydu ve makarnayı bu karışıma dahil etti. Ben ise orda bir portakal ağacı ile uğraşmaya devam ettim. Hani biraz da ağırdan alıyorum sorarlar diye ama kimse birşey sormuyor. İkinci reklam arasında makarnayı yedik. Ben çok beğendim. Sıcak browni lezzetinde... Ve asıl beni çok eğlendiren kısma geliyoruz, Vahe geldi; "Reytingler patladı. Muhteşemsiniz Aslı Hanım, herkes çikolatalı makarnayı soruyor." dedi ve benle gözgöze geldi: "Siz de iyisiniz" dedi. Bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.Bozulurum zannetmiştim ama gerçekten çok güldüm. Hatta kendime şaşırdım. Niye bu kadar güldüm diye... Ucundan azıcık reyting kapabilmişim, buna da şükür... Kapanış kısmına geldik; Vahe "Verdiğiniz bilgilere çok teşekkür ederiz" dedi. "Hangi bilgi" diyesim geldi ama herhalde yaptım birşeyler ama geçici hafıza kaybıyla hatırlamıyorum diye düşünerek sustum ve gülümsedim. Program bitti, pasta gitti ve ben neşe içinde eve döndüm.
Peçete'deki notlar:
- Hiçbir yemek programında yemekler gerçekten pişmiyormuş, inanmayın... Oktay Usta-Yeşil Elma hariç...
- Reyting denen şey önemli bir şahsiyetmiş...
- Aslı'nın yerine mutlaka gidilecek ve makarnaları test edilecek.
- Her zaman tedarikli olmakta fayda var.
- Çok ama çok güldüm... Özlemişim bu kadar gülmeyi...
O günden bana kalan en önemli şey; sizler oldunuz. Yazdıklarınız ve söyledikleriniz için gönül borcum var size... Bir çok insanın ve benim sizlerden öğreneceğimiz çok şey var. Teşekkür ederim...
Not: Resimleri yüklerken ciddi problemlerle karşılaştım. O yüzden yazı geç yayınladı. Özür dilerim.
25 yorum:
tebrik ederim arkadaşım seni. kim bilir neler yaptın?
ama peçete ben kacirdim programı. yolda oluyorum o saatlerde. izleyebilme şansımız var mıdır?
sevgiler
elif kurabiyee
:)kuzey seni çok öper
Sevgili Ayşem,her ne kadar tam olarak seyredemesemde(bir sürü şey oldu)bir harikaydın.Çok güzel ve şıktın.......Çok da rahattın,bayıldım sana..........
Çok havalı hatunsun:))
vahe yi izleme aslında senin olduğunu okuyunca izledim..yaptıklarında çok güzel ellerine sağlık .yine çıkarsan haber ver.oğluşunu da öpüyorum sevgiler..
Ayyy çok merak ettim ama izleyemedim:(N'olur resim de koy;)
akşam olalı çok oldu ayşem
Canımm her şeye rağmen sen harikaydın. Boşver gerisini. Öptüm seni...
ayşem
sen çok tatlısın
ama şunu demeden edemicen
nerde o onbeş kilo ??şekerim ben görmedinm !
mübalanın böylesi...
öyle özel bir duruşun vardi ki,
o an kendime içimden şunu dedim: allahım sen beni ne güzel insanlarla karşılaştırdın... (güzellik hem şekil hem ruh itibarı ile tabi )
aslında ben bugün seni kendi programını sunarken hayal ettim.
senin gibi nitelikli insanlar olsa keşke ,hayatta duruşları , uslupları olan, bir zaman iclal aydın ,hülya yürekli gibi insanlar vardı ozamanlar daha kımetliydi gündüz kuşakları .insana değer katan insanlardı onlar .
birde pasta nereye gitii merak ettim doğrusu
ama ama ..... niye güzel bir resmini koymadın ki.....Şimdi bilmeyenler makarnacı hanımı sen zannedecekler...yani oda iyi ama sen çok güzeldin :))))))
Yaa ben ne çok şey kaçırmışım..:(((Ayşemcim burda neler olmuş...:))doğrusu programı çok merak ettim ama sanırım zaten izleme şansım olmayacakmış..:(Yazını büyük bir zevkle okudum..:))Ağaçlara da bayıldım..:))Ellerine sağlık
Ayşem,ben de hayal kırıklığı yaşadım.Sana "doyamadık" derken bunu kasdetmiştim.Programda bir problem vardı.Sana kimse,yaptığın şeyi anlatma fırsatı vermedi.Kutu ile pastanın nasıl olduğunu bile sormadılar.Pastayla ilgili tek hatırladığım,doğum gününe götürmek isteğiydi.Sen orada kendi kendine çalışıp durdun.
Şunu belirteyim.Ben seni hamilelik öncesinden de hatırlıyorum.Kilo fazlalığı görmedim hiç.Çok zariftin.
Seni, daha rahat,daha uzun programlarda görmek dileğiyle.
Nane Limon
Ayşemcim program kritiğini düne saklamıştım aslında.. Kısa siyah saçlı gözlüklü entel bir tip beklerken(niyeyse), çok zarif, çok dişi ve özgüveni oturmuş bir insan buldum karşımda. Programın tüm dağınıklığı ve konusuzluğuna rağmen kibar kibar el emeğini yaptın. Ne gergin göründün ne de bir rahatsızlık yaşadın. Yaşamanı gerektirecek bir durum da vardı diyemem ama bu çikolatalı makarna ve Dilek durumu, Sezen Aksu yanında Ajdar gibi kaldı :)))
Ayrıca ekran kilolu gösterir normalde, sen hiç de öyle görünmüyordun demek ki sen 40 kiloyla falan hamile kaldın :)))
Öpüyorum çok..
Sevgilerimle,
Esra
Ayşem'ciğim, programı ve seni göremedim ama eserlerin çok güzel görünüyor! Birisi benim monitörde duvar kağıdı oldu bile :) Eline sağlık, enerjine kuvvet.
Elif; kendimizce yaptık birşeyler. Eğer cdsini ele geçirirsem youtube komedi kuşağında yayınlayacağım. Vallahi hala gülüyorum...
Ben de kuzeyi çok çok öperim...
Suzi; sen var ya az muzir kadın değilsin. Hani seyretmeyecektin. Güzel bir süpriz oldu...
Ferhanca; sana mesaj bıraktım, aldın mı?
Hülyam; ayyy seyretmemene çok sevdindim.
Tanıdık Anonim; oldu mu yazı?
Özlem; canım arkadaşım, sağolasın...
Tanımadık Anonim;
1. Televizyonunuz ayarları bozuk olabilir, özellikle gıdımı feci kaçırmışsınız.
2. Bahsettiğiniz isimlerin arasına benim ismimiş yerleştirmeniz çok gururlandırdı. Allah sizden razı olsun.
3. Mesut Yar'ın doğumgününe gitti kendileri...
Suzi; kendi resmimi çekmedim ve çektirmedim desem!!
Ülviye; ağaca bayılmana bayıldım. Sağol be bacım...
Münevver; keşke gelme şansınız olsaydı, yazmak yeterli gelmedi bana. Yaşamak lazımdı diye düşünüyorum. Güzel dileklerin için çok ama çok teşekkür ederim.
Esra; yorumun süper valla. Özellikle Ajdar kısmına çok güldüm. Anlaşıldı; gıdık hepinizin gözünden kaçmış. Ben de öptüm çok çok...
Dilek; senin katkıların asla unutulmaz. O portakal ağaçları da biraz da senin sayende yaşam buldular.
Peçeteden notlar'ı sessiz izleyenlerdenim.
Programı tesadüfen izledim bir başka kanalı ararken "şeker hamurundan yapılmış pasta" sözünü duyunca izlemeye devam ettim, sizin olduğunuzu bilmeden.
Yazınızı okuyunca da çok şaşırdım.
Oldukça başarılıydınız, bloglardan birini TV de izlemek nedense beni çok gurulandırıyor.
Başarılarınızın devamını dilerim, sevgiler.
ya sirinsin sen ya :))
Reyting dedigin de ne ki , tek kisi kalmis -hattao bile yok!- bir 21. yuzyil canavari :)
Merhaba Peçete,
program öncesi hazırlıkları, programda yaşananları ve sonrasını öyle güzel anlatmışsınız ki şimdi izlemiş kadar oldum...Belki izleseydim bu kamera arkası yaşananları bilemezdim..:)
Resimler de çok güzel uğraştığınıza değmiş. Üzerine tıklayınca dev boyuta geçiyor :)
Sizi tebrik ediyorum inanılmaz güzel tecrübeler bunlar...
sevgilerle
canııııım çok üzüldüm programı kaçırdığıma:(((sevgili Berna'cığım aslında bahsetmişti ancak o saatlerde dişçide canımla cebelleştiğim için;) kaçırdım;(Ama inanıyorum ki ve gelen yorumlardan gördüğüm kadarı ile herzamanki tatlı dilli cana yakın hayat dolu kişiliğini yansıtmış ve izleyenlerin gönüllerini feth etmişsin;)canım çoooook öpüyorum tabii yakışıklı oğluşunu da ve başarılarının devamını diliyorum ;)Bu arada resimlerden gördüğüm kadarı ile de portakal ağaçların süper görünüyor elerine sağlık;)
SEVGİYLE KAL...
Ayşemciğim,
Programı malesef izleyemedim ama pastanı ve kutunu çook beğendim. Bu kutunun yapımını en azından sayfanda bizimle paylaşsan??
Bu arada anladığım kadarıyla o fotoğraftaki sen değilsin. Ama kendi fotoğrafını da koy biz izleyemeyenler için, nasıl olsa 70 milyon gördü seni bir de biz görelim. Hem ben de merak ediyorum o gıdığı :)
Çok sevgiler canım, başarılarının devamını dilerim. Senin yanında Vahe de kimmiş..
Ayşemim, hadi hayırlı uğurlu olsun bu badireyi de alnının akıyla atlatmışsın:) Maalesef göremedim güzel yüzünü, insan benim işte olduğum saatimi seçer canım. Söyleseydin robot Vahe'ye Lale çok kızar beni görmek ister diye:))
Ayrıca Bebi'nin senin gibi bir annesi olduğu için, atalarının değerini bileceğini ve ülkesine sahip çıkacağına inancım sonsuz. Seni ve bebiyi öpüyorum canım.
Sevgiler.
Ayşem merhaba,
Hep geç kalıyorum böyle güzel şeylere, öyle isterdim ki programı seyredebilmeyi.
Portakal ağaçlarına gerçekten bayıldım. Hem fikir, hem tasarım hem uygulama; hepsi harika, ellerine sağlık. Anladığım kadarıyla onları da fimo ile yapmışsın. Ben de şeker hamuru yerini Mimi nin oyun hamurlarını kullanıyordum pasta süslemelerinde: nasıl olsa her ikisini de yemiyoruz diye:))
Sevgiler
İpek
Merhabalar canım,o programa arada bakmıştım makarna tarifi ilginçti ama cazip gelmemişti doğrusu.Ama yazdıkların çok doğru sana çok az vakit ayırmışlar ki ben göremedim.bir daha ki sefere daha önceden blogda haber versen ona göre seyrederiz :)
selamlar....
ayşem her geçen gün seni yeni yönlerini keşfediyorum.Cesur,akıllı,planlı,becerikli,pratik ve atak olduğunu görmek gurur veriyor.arkadaşım olduğun için çook mutluyum.Çocuğu olduktan sonra bunalıma girenler senin gibi azimli kadınların hikayelerini okumalılar.Seni sevgi ile kucaklıyorum,sevgili arkadaşım...
Yorum Gönder